Hüseyin Vodinalı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Küreselcilerin dünyasının sonu mu? Çanlar sizin için çalıyor

Küreselcilerin dünyasının sonu mu? Çanlar sizin için çalıyor

featured

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Kapitalizm ile Masonluğun Büyük Britanya’da ortaya çıkışı paraleldir. 

Kuşkusuz ezoterizmi seven Masonlara göre kökenleri Mısır’daki Duvarcı Hiram ustaya dayanır filan. 

Ama aslolan kapitalizmdir ve Britanya’daki denizci ticaret ve sanayi devrimi, bugünkü kapitalizmin nüvesini oluşturmuştur. 

Kapitalizm de daha sonra denizci doğasıyla birlikte Emperyalizm’e evrilmiştir.

Pandemi döneminde çok yazıp çizdim, bir batılı seçkinler kulübü var ve bunlar insan nüfusunun dünyaya fazla geldiği fikrinde sabitler. 

Bunun için de küresel ısınma veya iklim değişikliği edebiyatını bolca kullanıyorlar. 

Gezegenimizin oluşumundan beri iklim değişikliği hep olmuştur ve hayat hep devam etmiştir.

Karbondioksit de canlılığın temelidir.  

1968’de Rockefeller öncülüğünde ünlü Roma Kulübü kurulduğunda ana teması işte bu nüfus fazlası ve azaltmanın yollarıydı.

Roma Kulübü esasen Amerika ve İngiltere’deki elitin (NATO soğuk savaş konsepti ve ideolojik rekabet dahil) siyasi felsefesini belirleyecek üst bir kuruluştu. 

Buna daha bir sürü alt ve üst kuruluş eklemek mümkün: CFR, Trilateral Komisyon, Bilderberg, Davos WEF, Royal  vs. 

Bunların ABD ve İngiliz devlet kurumlarıyla sentezlenen “think-tank”ları, akademideki bağlantıları, say say bitmez. 

Pandemi deyince bu arada yeniden bir şeyler pişiriliyor. 

‘Yeni versiyon virüs çıktı’ gibi sıklaşan haberler sanki onu işaret ediyor. 

Küresel kapitalizmin Great Reset ve hegemonya projesi, Çin ve Rusya’nın başkaldırısıyla engellenmiş gibi gözüküyor. 

Hemen DSÖ, Bill Gates ve elemanları devreye girip yeni bir veya birçok virüsten söz ediyorlar.

Roma Kulübü’nde sözü edilen nüfus azaltma hikayesi (500 milyon gibi bir rakamdan söz ediliyordu ‘70’lerde) sanki doğru gibi. 

Geçen gün Dr. John Coleman (böyle birisi gerçekten var mı belli değil. Muhtemelen aşırı sağcı Amerikalı komplo teorisyenlerinden birisi. Sosyalizmi de Masonlukla aynı yere koyan redneck yani Amerikan krolarından. Kendisi eski bir istihbarat görevlisi olduğunu iddia ediyor.) tarafından yazılmış ilginç bir kitap gördüm bu konuda. 

Kitap eski, 1992 yılına ait.

Kitabın adı: 300’ler Komitesi (Comittee of 300)  

Konusu bir komplo teorisi; 1727’de İngiliz aristokrasisi tarafından kurulan ve dünyayı yöneten güçlü bir grubu ifade eden Olimpialılar (Yunan mitolojisindeki Olimpus dağında oturan ‘tanrılar’) olarak da bilinen 300’ler Komitesi.

Komitenin varlığını iddia eden Coleman gibiler, bunların küresel imparatorluk için siyaseti, ticareti, bankacılığı, medyayı ve orduyu organize eden uluslararası bir konsey olduğuna inanıyor.

İlginç olan kitabın 164. sayfasında geleceğe dair yazılanlar: 

“Ötenazi… zorunlu olacaktır. 2050’ye kadar en az 4 milyar ‘işe yaramaz yiyici’, sınırlı savaşlar, ani ve ölümcül gelişen organize salgın hastalıklar ve açlık yoluyla ortadan kaldırılacak. Enerji, yiyecek ve su, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki beyaz nüfustan başlayarak… geçimlik seviyelerde tutulacak”

Organize salgın hastalıklar mı? 

Savaşlar mı? 

Küresel ekonomik krizler, gıda kıtlığı mı?

Bu gerçekten nüfus fazlalığı ve iklimsel değişim mi?  

Yoksa işin özü vahşi kapitalizmin girdiği çıkmaz sokak mı? 

Bakın bu konuda nefis bir makale buldum. 

Moskova Ünivresitesi’nden, Rus filozof ve tarihçi Andrey Fursov yazmış ve pek çok sorunun cevabı burada var. 

İşin ilginç yanı, Sovyetler Birliği’nin de zamanında bir iktisadi gelecek tahmini birimi kurup, bu birimin verdiği sıra dışı rapor sonrası bunu sonra apar topar kapatmış olması. 

9 Nisan 2023’te kaleme alınan “Dünya Sistemi’nin Sonu” başlıklı yazı (bu kez komplo teorisi değil gerçekler) aşağıda: 

“Ekim 1990’da Columbia Üniversitesi’nde bir konferans verdim. Orada bulunanlardan biri alaycı bir şekilde sordu: Çanların komünizm için çaldığını düşünmüyor musunuz? Ona John Donne’un bir şiiri olduğunu söyledim, burada Şöyle bir dize var, Hemingway bunu kitabının adında kullandı: “Asla çanların kimin için çaldığını sorma. O sizin için çalıyor!” 

Demek istediğim, Sovyet sisteminin yıkılması, 10-15 yıl sonra sizin sisteminizin sonunun başlangıcıdır. Seyirci güldü… Ama 2008’de gerçekten kriz geldi. 1980’lerin başında Batı’da tahmin edilen krizin tak kendisiydi bu. 

Ve şimdi soru ortaya çıkıyor, aslında çan kimin için çalıyor? 

Mevcut dünya sistemini çağırıyor. Ve eğer Rusya zihinsel, ekonomik, sosyal olarak bu dünyanın bir parçası olarak bu kadar gevşek kalırsa, o zaman çan onun için de çalacaktır. 

Başka bir şey de, Rusya bu dünyanın bir parçası olmasaydı, diyelim ki kendi içinde sosyalist bir sistem olsaydı, her şey farklı olurdu. ‘80’lerin başındaki Amerikan tahminlerinde beklendiği gibi.

1980’lerin başında Reagan, üç grup iktisatçıdan gelecek 15 yıl için tahminler sipariş etti. Ve kesinlikle aynı sonuçlara vardılar ve sonra birlikte genel sonucu özetlediler. Tahmin şuydu: “iki kamburlu” kriz olacak:  1987 ve 1992/93. Ve kapitalist kesimde üretim %20-25, sosyalist kesimde %10-12 oranında düşüyor.

Tahminlere göre, olayın Batı açısından siyasi sonucu, İtalya ve Fransa’daki komünistlerin tek başlarına veya sol güçlerin ittifakı içinde iktidara gelmeleriydi. Birleşik Krallık’ta İşçi Solu geri dönüş yapıyordu. Ve ABD’de – kimse hiçbir yere geri dönmüyor, ancak tüm büyük şehirlerde siyahi isyanları çıkıyordu. 

Sovyet sistemi için ayrı bir tahmin vardı: bu krizi çok daha kolay atlatıyordu. Ama işler bugünkü gibi gelişti. Kapitalizm inşa edilmedi, ama ülserlerinden muzdaripiz. Kriminal kapitalizmi kuran insanlar ise küresel kapitalizm vebasından mustaripler.

Görünüşe göre, insanlık tarihinde hızlı büyüme ile karakterize edilen bu dönem sonsuza dek sona eriyor. 18. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın 80’lerine giden teknik atılımı kastediyorum. Neolitik devrimden sonra, antik çağda, Orta Çağ’da, Asya toplumlarında ekonomik büyümenin yılda %0,2 olduğu söylenmelidir. Ve sonra 18. Yüzyıla gelince aniden keskin bir sarsıntı oldu! 

Ancak bu atılım gerçekten sona eriyor.

Bu, yarın herkesin sanayi öncesi bir ekonomiye geçeceği anlamına gelmez. 

Ama gerçekten belli bir sınır var. 

SSCB’de 60’larda dünya dışı medeniyetler arayışına adanan konferansları takip edenler için yeni bir şey değil. 

Evrende yalnız olup olmadığımız hakkında çok fazla tartışma oldu. 

Ve temelde Stanislav Lem ile astronomumuz Shklovsky’nin bakış açıları çatışıyordu. Lem, “Yalnızız” dedi. Shklovsky, “Evrende yalnızsak canımız cehenneme” dedi.

Ancak kendi dünya dışı uygarlık tipolojisini yaratan Kardashev (*) üçüncü bir çözüm buldu. 

“Hiçbir uygarlığın teknik aşamasının belli bir süreden fazla sürmemesi anlamında yalnızız” dedi. 

Onun varsayımsal planına göre, dünyevi uygarlığın ve post-kapitalist sistemin gelişme umutları açısından şimdi yani bugün bizim için çok önemli. 

Kardashev’in kendisinin söylediği gibi, modern sistemimiz – kapitalizm / sosyalizm – gezegenin enerji potansiyelinin yalnızca 0,16’sını kullanıyor. 

Ve daha fazlasını kullanma olasılığı neredeyse hiç yok. 

Ancak bu, gelişimin orada durduğu anlamına gelmez. 

Yoksa bu, Roma Kulübü ve Schwab versiyonunu uygulamamız gerektiği anlamına mı geliyor? 

Çünkü Schwab, aslında, paydaş kapitalizmi dışında, Roma Kulübü’ndeki dolandırıcılara kıyasla yeni bir şey icat etmedi.

Roma Kulübü’nün 1968’de kurulduğunu hatırlatmama izin verin. 

Resmi olarak üç kişi tarafından yaratıldı – Alexander King (Büyük Britanya), Vatikan’ı ve ayrıca güney Almanya ve kuzey İtalya seçkinlerini temsil eden Aurelio Peccei ve Germain Gvishiani. 

Gvishiani, Kosygin’in (**) damadı ve Beria’nın vurulmayan, yalnızca apoletleri sökülen tek yardımcısının oğluydu. 

Roma Kulübü, 60’ların ikinci yarısında komünizmin gerçek inşası fikrini terk eden  Sovyet nomenklaturasına nüfuz etmenin araçlarından biriydi.

Fiilen (ideolojide elbette kimse söylemedi bunu) kapitalist sisteme entegrasyonun iki örgütsel yolu vardı. Bir tanesi yapısal şebeke idi, aynı zamanda Pitovranov’un (***) “Firması/KGB”dır bu. 

İkincisi ise Roma Kulübü idi.

Zaten 1968-69’da Roma Kulübü, Forrester’ın “Tek Dünya” modeline ilişkin ilk “Büyümenin Sınırları” raporunu hazırlamaya başladı. 

Ve o zaman bile ne tür bir model olduğu açıktı – tüketimi azaltmak, nüfusu azaltmak.

En ilginç olanı ise aynı zamanda Sovyetler Birliği’nde alternatif bir projeksiyonun geliştirilmiş olmasıdır. 

1965 yılında Moskova Devlet Pedagoji Enstitüsü’nde sistem geliştirme analizi için kurulan Lenin laboratuvarı’nda (“Sistem Geliştirme Yönetim Sistemleri Laboratuvarı”, “LASUR” olarak kısaltılır) oluşturuldu. 

Kesinlikle harika bir kişi tarafından yönetildi. 

Çok az tanınıyor, ancak bir gün Rusya’da 20. yüzyılın ikinci yarısında bu kişinin, Pobisk Kuznetsov’un adının öne çıkacağını düşünüyorum.

Bu insanlar dünya sisteminin gelişimi için kendi modellerini oluşturdular. 

The Limits to Growth’ta beş değişken ve sermaye varsa, burada 30 değişken vardı. 

Ve her iki versiyonu da izleyen uzman bir kişi, “LaSUR” sisteminin çok güçlü bir bilim doktoru tarafından, “Büyümenin Sınırları”nın ise mükemmel bir öğrenci tarafından yazıldığını söyledi. 

LaSUR modeline göre sistem asimptotik (****) bir rejime geçiyor ama 30 milyara kadar insanı besleyebiliyor. 

Sonra çok ilginç şeyler oldu. 

LaSUR liderleri para israf etmekle suçlandı. 

Pobiska Kuznetsov partiden ihraç edildi ve Serbsky Enstitüsü’nde hapsedildi. 

Arkadaşları onu oradan çıkarmayı başardı, ardından partiye geri döndü. 

Hatta Andropov’a tavsiyelerde bulundu ve 20. yüzyılın sonunda kapitalist sistemin krizini tahmin etti.

Ama Sovyet sistemi bozuktu. 

Bunun basit bir nedeni vardı: Sovyet nomenklaturası Batı dünyasına Roma Kulübü aracılığıyla girmeyi göze aldığından, tüm alternatiflerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. 

Üstelik, Sovyet nomenklaturasının çeşitli grupları içinde hala bir mücadele vardı.

Burada bizim için çok önemli olan nedir? 

Schwab’ın bahsettiği sorunlar kapitalist sistemin sorunlarıdır. 

Roma Kulübü’nde üstelden asimptota geçiş, kapitalist sistem sahiplerinin başka bir sistemin sahiplerine sorunsuzca akacağı şekilde planlanmıştı. 

Ancak bunun için gezegenin nüfusunu önemli ölçüde azaltmaları gerekiyordu. 

Üstelik daha önce iki milyar söylendiyse, şimdi yarım milyardan bahsediyorlar. 

Öyle ki küreselci yapıların içinde yer alan ünlü primatolog Jane Goodall, geçenlerde şöyle dedi: “Gezegenin nüfusu 500 yıl öncekiyle aynı olmalı.” Yani 491 milyon!

Sık sık şunu duyuyorum: “Peki, basit bir insan böyle bir durumda ne yapabilir?” 

Gerçek şu ki, geçiş durumlarında, eski sistem çöktüğünde ve yeni sistem henüz şekillenmediğinde, zorunluluk ve şans neredeyse eşitlenir. 

Ve bir denge durumunda, bir kelebeğin teraziye konması bile dengeyi değiştirir. 

Ve sonra bir atalet süreci var. 

Tam da bu tür dönemlerde, olayların gelişiminin çoğu zaman her bir kişinin bireysel seçimine bağlı olduğunu görüyoruz. 

Ve karar vermek için bilgi sahibi olmanız gerekir. 

Bu nedenle, “Tarihin Çanları” kitabımın son cümlesini eklememe izin verin: “Yalnızca toplum hakkında öznel ve özgür rasyonel bilgi, insanlara tarihin çanlarının çalmasından korkmamalarını öğretebilir. O sana ödül umudu olmadan yaşamayı öğretecek, çünkü insan olmak en büyük ödüldür. İllüzyonsuz yaşa çünkü hayat illüzyonların en iyisidir. Geçmişi idealleştirmeden, bugünden şikayet etmeden ve gelecekten korkmadan yaşamalı. Olma cesaretini ve bilme cesaretini öğretin. Bilmek ve adam olmak önemli, umutsuzluk ve bozgunculuktan arınmış bir insan…” 

Her şey kişiye bağlıdır, özellikle sosyal dünyalar çökerken ve Tarihin çanları çalarken.”

Bugün, batı dünyası gerileyip Asya merkezli küresel güney yükselirken aklıma şu soru geliyor. 

Tüm bu kritik süreçte, Ruslar kapitalizmin tufasına gelirken, 5 bin yıllık ticaret ve diplomasi geleneği olan Çinliler Roma Kulübü’nü önce ‘gel gel’ yapıp sonra “kazıkladı mı” yoksa? 

 

(*) Nikolai Semyonovich Kardashev (d.25 Nisan 1932 – ö.3 Ağustos 2019) Sovyet Astrofizikçi. Kardashev ölçeğinin mucididir. Kardaşev ölçeği, bir uygarlığın teknolojik ilerleme düzeyini, kullanabileceği enerji miktarına dayalı olarak ölçme yöntemidir. 1964 yılında Sovyet astrofizikçi  Kardashev tarafından önerildi ve onun adını taşımaya başladı. 

(**)Aleksey Nikolayevich Kosygin, (d. 20 Şubat 1904, St. Petersburg, Rusya – ö. 18 Aralık 1980, Moskova, Rusya, SSCB), Sovyet devlet adamı ve Sovyetler Birliği başbakanı (1964–80). O, bir ideologdan çok yetkin ve pragmatik bir ekonomi yöneticisiydi.

(***)Pitovranov, Evgenii Petrovich (d. 1915-ö. 1999), Görev süresi Joseph Stalin, Nikita Kruşçev ve Leonid Brejnev yıllarına yayılan bir KGB subayı olan Pitovranov, bir dizi keskin dönüş içeren bir kariyere sahipti.

(****) Asimptotik çizgi, bir fonksiyonun grafik eğrisine sonsuzda teğet olan doğru ya da eğri. Mesafe sonsuza yaklaştıkça bir eğriye gittikçe yaklaşan bir çizgidir. Örnek: Bir çözüm oluşturmanın iyi geliştirilmiş iki ana yöntemi vardır: asimptotik parçalanmalar ve yinelemeli seriler.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 14 Nisan 2023, 00:24

    muhtemelen yayınlamayacaksınız ama çin’in “gel gel” deyip batıya kazık atması tamamen hayal ürünüdür. çin’i bugünkü çin yapan çin midir.. sorunun cevabı burada yatıyor. dünyayı azaltma planları varsa ki elbette var Hindistan ile Çin ‘i birbirine vurdurmak isteyeceklerdir.. ben yıllardır Rusya ve Çin’i kafamdaki tartıda yanyana koyamıyorum. çünkü ortada çok ciddi bir yanlışlıklar silsilesi var. Çin ile Rusya uzun vadede beraber olamazlar.. bu bana göre hayal ürünüdür. Rusya , Türkiye ile beraber olmak zorunda bu yüzden.. çünkü Rusların kendisini bekleyen tehlike , Rus ordusunu en fazla yığdığı yer neresi ise orasıdır.

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!