Hüseyin Vodinalı yazdı…
2006’da Mavi Vatan teorisini ortaya koydu ve hedefteki adam oldu.
Emekli Amiral Cem Gürdeniz’den söz ediyorum.
O tarihten beri başına gelmeyen kalmadı.
Önce FETÖ’cü hainler tarafından iftiraya uğradı ve 3 buçuk yıl hapis yattı.
Görevinin en verimli çağında emekli edildi.
Ama o yılmadı.
Yazmaya, anlatmaya devam etti.
Sadece Türkiye’de değil.
Türkiye’nin uluslararası çapta ilk stratejisti olarak tüm dünya gelip onunla konuştu.
En çok da düşmanımız olan Yunanlar.
Çünkü onun ne diyeceğini, ne düşündüğünü hep merak ettiler.
70 yıldır NATO uykusunda uyuyan bir Türkiye’nin ilk uyanan denizcisi olmuştu.
Yabancıların düşman olması doğaldı ama Türkiye’de de çok düşmanı vardı ne acı ki.
Yandaş tetikçi basında “104 amiral bildirisi” diye çarpıtılan, normal bir basın açıklaması yine bahane edildi.
Oysa açıklama tamamen ‘yerli ve milli’ mesajlar içeriyordu.
Yine operasyonlar, yine gözaltılar.
Tarihte ilk kez vatansever, kahraman bir amiralin ayak bileğine elektronik kelepçe takılması utancını da bu ülke yaşadı.
Şimdi ise Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı cephe kuran Yunan ve Mısır Dışişleri Bakanları’nın katılacağı bir forumda konuşması, yine bizzat bu ülke makamları tarafından engelleniyor.
Mahkemenin koyduğu yurt dışı çıkış yasağı bahane edildi.
Bakınız, bu ülke maalesef kahramanlarını çok kolay harcayan bir ülke haline geldi.
“Ergenekon ve Balyoz” utancı, tarihimizde kara bir leke olarak kalacak.
Muavenet, Eşref Bitlis, Süleymaniye Baskınları gibi tıpkı.
‘Yavuz Havuz kumpas davası’ bahane edilerek Atatürk’ün büyük önem vererek kurduğu Denizcilik Bakanlığı’nın (Bahriye Vekaleti 1924-1928) kaldırılması mesela.
Tıpkı Nuri Killigil’in milli silah fabrikasının 1949’da kundaklanması, Nuri Demirağ’ın 1950’lerde kapatılan milli uçak fabrikası gibi ve daha bilmediğimiz, duymadığımız pek çok olayda hep o görünmez hain el devredeydi.
O elin, bildiğim kadarıyla genel adı: İşbirlikçi Batı hayranlığı ve müstemlekeci NATO’culuktu.
Bunları anlatırken, hatırıma 6 yıl önce yazdığım bir yazı geldi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda en önemli kilometre taşlarından olan Çanakkale Savaşı’mızın bir kahramanının pek bilinmedik öyküsünü yazmıştım.
Abdülhamit’in (darbe korkusu yüzünden Haliç’te çürüttüğü) yok ettiği donanma yüzünden, 1915’te Çanakkale’de topçu ve kara harbine mahkum olduğumuz o savaşın kaderini değiştiren bir onbaşının hikayesiydi.
Bu hikaye, Atatürk’ün vefatının bir yıl sonrasında, bir fabrikada hamallık yaparken, zatüre yüzünden 50 yaşında ölen Kocaseyit’in acı ve fakat çok şerefli hatırası için kaleme alınmıştı.
Hala da sosyal medyada yazar adı vermeden, “alıntı” denilerek paylaşılıyor.
İşte, 16 Mart 2015’te (Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılında) Havran’daki dağ köyünde torunlarından dinlediğim anılarla kaleme aldığım o yazı:
KOCASEYİT’İ HİÇ BÖYLE BİLMEDİNİZ
“Kocaseyit namı, Seyit Ali Çabuk tam adı.
Çanakkale’de 276 kiloluk top mermisini tek başına sırtlayıp İngiliz zırhlısını vuran kahraman.
1889’da Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı bir orman köyü olan Manastır köyünde doğan Seyit Ali, Yörük çocuğudur.
Mavi gözlü ve ufak tefektir.
Gariban Anadolu köylüsü.
Keçi güder, arada kaçak odun kömürü yapar satar.
1909’da askere gider.
1912’de Balkan Savaşı’na katılır.
1914’te Birinci Dünya Savaşı başlayınca Çanakkale cephesinde topçu eri olarak bulundu.
18 Mart 1915’te Müttefik donanması Çanakkale Boğazı’nı geçmek için saldırıya geçti.
Bu sırada Seyit Ali, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda görevlidir.
6 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Koca Seyit’in paylaştığınız fotoğrafı çok şey anlatıyor bence, Türk olduğumu en çok hissettiren fotoğraflardan birisi. Ruhu şad olsun!
Kahramanlarına düşman batı yalakası bir ülke olmaktan nefret etmeliyiz.
Bitmeyen hikayesi değil de, bitmeyen çilesi olmalıymış.
Başaracağız; Türk Milleti o köylerin o köylü efendilerin rahat huzurlu yaşadığı günlere kavuşacak, borçluyuz…
Bu yazınızı Bekir Coşkun diye paylaştıklarında inanmamıştım zaten. Çok güzel bir yazı çünkü gerçek bir hikaye. Türkiye nin acıklı hikayesi
vural savaş hocamız şöyle dedi.yeryüzünde hiçbir ülke kendi içinden bizim ülkemiz kadar vatan haini çıkarmamıştır.yazmayı ve konuşmayı bırakıyorum dedi ve bıraktı.