Virüsün ekonomi jeopolitiği… Yeni küresel oligarşi ile büyük devletler çelişmesi

Covid 19 geldi cihane,

İkinci dalga bahane

Şaşılar ve aşılar şahane…

Biz Çin aşısı mı, Amerikan aşısı mı diye tartışaduralım.

Dünya Sağlık Örgütü patlatıverdi haberi.

DSÖ Sözcüsü Tarık Yaşareviç: “Aşıların Kovid-19’a karşı koruduğunu gösteren kanıtımız yok” dedi.

Independent Türkçe muhabiri Benan Kepsutlu, Yaşareviç ile önemli bir röportaj yaptı.

Özetle şunları söyledi:

“Aşıların Kovid-19’a karşı koruduğunu gösteren kanıtımız yok.”

“Aşının yan etkisinin olup olmadığını bilmiyoruz.”

“En yüksek risktekiler aşılanmalı.”

“İngiltere ve Güney Afrika’daki durum, virüsün iki farklı mutasyona uğramış hali.”

Buyurun buradan yakın.

DSÖ Başkanı Etiyopyalı Tedros Adhanom ne diyor, Boşnak sözcüsü neler söylüyor!

Zaten bu virüs ortaya çıktığından beri, bilim dünyası her hangi bir konuda fikir birliğine varmış değil.

Maske ve PCR testleri dahil, her aşama tartışmalarla dolu, şüphelerle yüklü.

Hala bazı aklı evveller sosyal medyada, “Ehi ehi, Bil Geyts çip takacakmış, neremize takacak, cep telefonları zaten çipin tillahı” diyerek aşılarla ilgili şüphe taşıyan herkesi komplo teorisyeni ilan ediyor.

Arkadaş, çip takma hikayesi bu daha çok su kaldıracağı belli komplonun çok küçük bir parçası ama o da gerçek.

İnanmayan, Microsoft, Rockefeller Vakfı, BM (GAVI-Global Alliance for Vaccines and Immunization-ortakları Bill Gates Vakfı, DSÖ, UNICEF, Dünya Bankası ve Aşı Üreticisi İlaç Şirketleri) destekli Agenda ID 2020 projesine bir bakıversin.

Mark Zuckerberg (Facebook) gibilere milyarlarca dolarlık ikramiyeler kazandırıyor. Diğerlerinin yanı sıra Azure (Microsoft) ve AWS (Amazon) bulut ekosistemleri, pandeminin başlangıcından bu yana yüzde 50 genişledi.

Böyle bir haksız zenginleşme karşısında, huzursuz milyonları yatıştırmak için Big Tech’in panoptik (hücreleri gardiyana bakan dairevi hapishane, görülmeden gören hükmedici iktidarın bakışı, bütüncül gözetim) temas izleme araçları giderek daha fazla kullanılmakta.

Ve elbette, ortak iyiliğimiz için, ikinci, üçüncü veya n’inci bir Covid-19 dalgasını önlemek için!

Bu arada, Big Banks, Big Pharma, Big Tech ve diğer tekeller, daha küçük işletmelerle mücadele etmek için cömert merkez bankası kurtarma planları veya “teşvik paketleri” alıyorlar.

Covid-19, seçkin bir azınlığa hediyedir.

Fakat tekno-oligarşi, yoksullaşmış ve çalkantılı bir dünyada bir dereceye kadar sosyal güvenilirliği ve kontrolü nasıl sürdürecek?

‘BÜYÜK’ HAYIRSEVERLİK

Oligarşik hayırseverlik, bu oynaklık, belirsizlik, karmaşıklık ve belirsizlik döneminin on yıllık baskın özelliği olacak.

Guardian’ın yakın tarihli bir raporuna göre, hayırsever vakıflar son yirmi yılda katlanarak çoğaldı ve 1,5 trilyon doları aşan bir ‘savaş’ sandığını kontrol etti.

Bu rakam, dünya çapında uzmanlar, STK’lar, endüstri lobileri, medya ve bilgi denetçilerinden oluşan büyük bir grup için yeterli.

Hükümetlere zarar vermek için büyük meblağlar hızla dağıtılabilir.

Bilimsel deneyciliği yöneten yasalar artık durağan ve değişmez değildir; fonla birlikte dans etmeleri gerekir.

Sahte haber çığlıkları (komplo teorileri) atanlar, genellikle en önde gelen seyyar satıcılardır.

Bu, yıllarca Covid-19’dan önce gelmiş olan bir başka “yeni normal” dir.

Bill ve Melinda Gates Vakfı (BMGF), oligarşik hayırseverliğin nasıl işlediğinin en iyi örneğidir.

2000 yılından bu yana, “hayır amaçlı işlere” 45 milyar dolardan fazla bağışta bulundu ve bunun bir kısmı küresel medya anlatısını kontrol etmek için kullanıldı.

BMGF’nin çocuk felcini ortadan kaldırmadaki iddia edilen başarısına gelince, yetkililer şimdi tehlikeli yeni bir türün yakında “kıtaları atlayabileceğinden” korkuyor.

Çocuk felcini ortadan kaldırmak için 30 yılda 16 milyar dolar harcadıktan sonra, BMGF ile yakın işbirliği içinde çalışan uluslararası sağlık kuruluşları, hastalığı Afganistan, Irak ve Pakistan’a “kazara” yeniden soktu.

‘BÜYÜK’ SIFIRLAMA

Küresel korona ekonomisinden geriye kalan her şey, sistematik olarak yamyamlaştığı için, mega milyarder kulübünde kaçınılmaz olarak büyük bir budama meydana gelecektir.

Kulüp küçülecek ama daha zengin olacak ve kolektif kaderimizi değiştirmeye çalışacak.

Eğitim, sağlık hizmetleri, iletişim araçları ve temel sosyal hükümler üzerindeki kontrol, hükümetler tarafından küresel seçkinlere giderek daha fazla bırakılıyor.

“Yeni normal” ile işbirliği yapan hükümetler, er ya da geç öfkeli kitlelerin tepkisiyle yüzleşecek. Politikacılar ve çeşitli “sosyal adalet savaşçıları”, günah keçisi ilan edilecekler.

Politikacıları, seçim süreçlerini ve iş dünyasını, bilim insanları ve teknik uzmanlar tarafından yönetilen toplumlarla değiştirmenin asırlık teknokratik hayali – panoptik teknolojilerdeki gelişmeler sayesinde ortaya çıkabilir.

Birinci yorum bu yeni normalin “Akılcı üretim bilimi” ve “bilimsel kolektivizm ” çağı olacağıdır .

İkincisi ise, Sovyet Şaraska (hapishane laboratuarları) sisteminin ürkütücü bir şekilde yeniden yorumlanmasıdır.

Malların üretimi ve tedariki, seçilmiş temsilciler tarafından değil (var oldukları yerde rolleri zaten nominal olacaktır) değil, teknokrat (Yapay Zekalı) fabrikalar tarafından yönetilen bir merkezi müdürlük tarafından koordine edilecektir.

Belki de Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘Büyük Sıfırlama’ olarak bahsettiği şey budur.

Gerçekte, bu fikir küresel bir Gosplan gibi.

Malezya ve Hindistan gibi bazı gelişmekte olan ekonomiler, teknokrasiden, mevcut bir bürokrasiye daha fazla teknik uzmanlığın aşılanması olarak bahsediyor. Bu, teknokrasinin uzun süredir devam eden araçlarının ve hedeflerinin yanlış bir yorumudur.

Ancak çözülemeyen bir sorun var: Ortaya çıkan küresel oligarşi, dünya çapındaki çeşitli ‘derin devletlerin’ varlığını hoş görecek mi?

Başlangıçta, her iki grup da karşılıklı yararları için işbirliği yapabilir, ancak kendi yükselmelerinin gerekçeleri uzlaştırılamayacak kadar çelişkilidir.

Biri, küresel bir Hakikat Bakanlığı’nı yönetecek olan itaatkâr kiracılar tarafından yönetilen “açık bir toplum” ile büyür, diğeri ise, varlığını meşrulaştırmak için gizliliğe ve bir dereceye kadar ulusal egemenliğe bağlıdır.

Devam eden “koronapsikoz” tarafından başlatılan gözetim teknolojileri sonunda belirleyici faktör olabilir.”

Dr. Maavak’ın bakış açısını ilginç ve değerli olarak buldum.

Ancak tabii virüsün jeopolitiği, sadece tekno-ekonomik düzlemde değil, aynı zamanda jeostratejik çapta da fay hatlarını oynatıyor.

Yani aslında temel çelişme, yazarın son bölümde sözünü ettiği, küresel hakikat bakanlığı (global kapitalist oligarşi) ile küresel derin devletler (ABD, Çin, Rusya vd.) arasında yaşanacak.

Virüsün bize anlattığı asıl şey işte budur.

3. Dünya Savaşı’nın içinde bulunduğumuz gerçeğidir.

KAYNAKLAR:

Did Bill Gates Just Reveal the Reason Behind the Lock-Downs?

https://id2020.org/alliance

https://www.irespond.org/

https://www.rt.com/op-ed/503516-covid19-lockdowns-great-reset/