Mustafa Önsel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. Darbecileri Açıklıyorum… Tank mı? Kazma mı? (1)

Darbecileri Açıklıyorum… Tank mı? Kazma mı? (1)

featured

Son günlerde bir darbe söylentisi aldı başını gidiyor…

2017’den beri her şûra öncesi böylesi bir şayia çıkartılır, sonra mı? Anlatacağım…

Önce olası darbeyle ilgili genel bir iki cümle edeyim…

Bir ağaç düşünün. Ağaç, devleti yöneten hükümet olsun. 15 Temmuz ve öncesindeki bütün askeri darbe, ihtilal, kalkışma vb ne derseniz deyin, tüm müdahalelerde o ağaç, tankla, bir gecede yıkıldı veya yıkılmaya çalışıldı. İfade edeyim ki yakın zamanda olası bir darbenin asker eliyle gerçekleşmesi yani tankın kullanılma olasılığı sıfıra yakındır.

Olası yönetim değişikliği tankla kısa zaman diliminde değil, kazma ile uzun soluklu olacaktır/oluyor.

Evet, tankla değil, kazma ile… Nasıl mı? İzah edeyim…

Kazma ile önce iri gövdeli ağacın etrafı yavaş yavaş oyulur! Ağaç, görünüşte dimdik, bütün heybetiyle ayaktadır. Dahası öyle zannetmektedir. Ancak oyuk her geçen gün kazma ile derinleştirilir. Ağaç, hep yukarı ve karşıya baktığı için dibini göremez. Gün gelir o hala ayaktadır ama etrafındaki toprak iyice oyulmuş, köklerine kadar inilmiştir. Gün geçtikçe toprağa tutunması zayıflar!

Ağacın devrilmesi için işaret parmağıyla dokunmak bile yetebilecektir. Artık ağaca yapılan müdahaleyi kazmaya mı, işaret parmağına mı yüklersiniz bilemem!

Amacım, bu yazıyla, yönetimi sembolize eden ağaca, aslında çok iyi bildiği, bizzat tasarrufunda gerçekleşen, ancak akılla izah edilemeyen uygulamalarının bir kısmını bir kez daha hatırlatmak; dolayısıyla kendini iktidardan edebilecek hamlelerin, bizzat kendi içinden geldiğini ortaya koymaktır.

Üç bölümlük yazı dizisinde ağacın dibindeki kazmanın nasıl faaliyet gösterdiğini, ağacın altını nasıl oyduğunu, daha çok ve öncelikle TSK’dan, biraz da yargı ve diğer kurumlardan örnekler vererek anlatmaya çalışacağım…

ORDUDA KIPRAŞMA VARMIŞ!

15 Temmuz öncesine, 2013, 2014, hele de 2015 yıllarında MİT raporlarına rağmen terfi ettirilip, 15 Temmuz’da ağacı tankla yıkmaya kalkanların ayrıntısına girmiyorum. Konuyla ilgili dönemin Başbakanı Davutoğlu geçenlerde bir şeyler söyledi. Birileri ona mutlaka sormalı!

Umarım Fikri Işık da, Ankara kulislerinde çok kişinin dillendirdiği 16 Temmuz günü (2016) Başbakanlıkta yaptığı tartışmanın kiminle olduğunu ve nedenini açıklar…

Devam edeyim…

Malum, ülkemiz 15 Temmuz 2016’da, tarihimizde olmayacak biçimde kanlı bir kalkışmaya sahne oldu!

Önleyebilecek makamda olanlar, saatler önce öğrendikleri bu hain kakışmayı, en azından yetersizlik göstererek, önleyemediler.

Böylesi kanlı bir olayın meydana gelmesini engelleyemeyenler, sebep olanlar, o gece ve sonrasında, yaptıklarıyla ve yapmadıklarıyla pek çok gri alan yaratarak darbecilere propaganda fırsatı verenler, “Dere geçinceye kadar bu atlarla idare edeceğiz” diyerek, hiçbir şey olmamış gibi göreve devam ettirildi ya, insanlar işte bunu anlamadı.

Çoğu insanın zihninde oluşan soru işaretleri, kazmanın ilk darbeleriydi.

Sonra da devam etti ve hepsi ağacın tasarrufunda gelişti. Örneklerle anlatayım…

2017 yılı Ağustos şûrasından önce Nagehan Alçı vb gazeteciler, “Orduda kıpraşma var” filan dediler, “gelin bakalım kim kıpraşmış” diye sorulmadığı için bu tezvirat devam etti.

Ve şûraya yakın, Türkiye gazetesinde “Ulusalcılar darbe yapacak” başlığı atıldı. Ne kadar önemli bir iddia! Tam soruşturmalık değil mi?

Yazıyı kaleme alan Nuri Elibol isimli asker kökenli bir gazeteciydi.

Ancak kimse Nuri Elibol’a, “Bu ciddi haberin kaynağı nedir? Kimmiş bu darbe yapacak ulusalcılar? Yakalarına yapışalım” demedi, işin üzerine gitmedi. Sanırım gerçek olmadığı biliniyor ama tezviratın yapılacaklar için iyi bir algı oluşturduğu düşünülüyordu.

İşte o gün kazmanın aldığı mesafe biraz daha arttı.

KAZMA FAALİYETTE….

Bu arada 15 Temmuz davaları devam ediyordu. Aynı yılın yani 2017 yılının Mayıs ayındaki Genelkurmay çatı davasında, 15 Temmuz’da Marmaris’teki operasyonun başındaki Gökhan Sönmezateş, cesur yürek filmine atıfta bulunarak “kral’dan” bahsediyordu. Mahkeme başkanının “sizin kralınız kim?” sorusunu ise “Onu 2 Ağustos’ta başlayacak Akıncılar davasında şey ederiz” diye cevaplıyordu. Ne kadar önemli değil mi?

Ama kimse, Sönmezateş ne demek istedi, kime mesaj gönderdi diye sorgulamadı. Peki, Akıncılar davasında o ya da bir başka sanık açıkladı mı kralı? Yazımın sonunda cevabını vereceğim.

2017 Şûrası öncesi ne olduysa, TSK’nın yapısını iyice öğrenmiş, bu anlamda deneyim kazanmış MSB’yi Fikri Işık şûraya günler kala görevden alınıp, yerine Nurettin Canikli Bakan yapıldı. Neden?

O da daha koltuğuna oturmadan yurt dışı seyahatine çıktı. Bu arada ne hikmetse 9 Ağustos’ta yapılması planlanan şûra apar topar 2 Ağustos’a çekildi. Bakan döndüğünde şûraya birkaç gün kalmıştı. Dolayısıyla henüz tanımadığı MSB’lığının uhdesinde gerçekleşecek olan şûranın doğal olarak çok uzağındaydı. Bunun sonucu olarak, görünen, şûranın fiili olarak Genelkurmay Başkanlığı’nın tasarrufunda icra edilmiş olabileceğiydi.

Sonuç mu? Sadece Kara Kuvvetleri’nde, FETÖ’cü kalkışmacıların listelerinde tasfiye edilecek olarak görülen 58 generalden 37’si emekli edildi. Yanlış anlamadınız, FETÖ’cülerin tasfiye edeceği 37 generale 2017 şûrasında güle güle denildi.

Nasıl olurdu bu? Kamuoyu şaşkındı. FETÖ ile mücadele edilirken FETÖ’nün hedefinde olanların tasfiyesi ne anlama geliyordu?

Kazma hızlıydı!

Ağaç bu işin ne kadar farkındaydı ne kadar içindeydi bilmem! Yoksa yine mi kandırılıyordu? Eğer öyleyse adı gerçekten “kandırılma ağacına” çıkacak, ama pes artık da dedirtecek!

Bu arada tasfiyeler, alttan alta “Bunlar Perinçekçi idi, ulusalcı idi” şeklinde kirli propaganda örtülmeye çalışıyor, Perinçek ve takipçileri ise özellikle TSK’da yapılan bu tasfiyeleri alkışlıyor, bu kararları eleştiren bizim gibileri “savaşan ordunun moralini bozan bozguncular” olarak ilan ediyorlardı.

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Tasfiye edenler de, alkışlayanlar da; tasfiye edilenlerin hemen hemen hepsinin, devlet hiyerarşisinden başka hiyerarşi tanımadığını, bırakın örgütsel bağı, hemen hemen hepsinin muhtemelen hayatlarında Perinçek’in partisine bir kez dahi oy vermediğini biliyorlardı. Öyle bir kirli savaş uygulanıyordu ki.

Hemen belirtelim ki bu subayların çoğunun liyakatlerinin yanı sıra en büyük özelliklerinden biri Fetullahçı çeteye karşı net duruşlarıydı.

Kazma iyi çalışıyordu gerçekten…

BUNU NASIL YORUMLAMALIYIZ DİYE SORUYORUM AĞACA?

Ha, bu arada Sincan’da başlayan Akıncılar davasında kalkışmacıların ağızları kulaklarındaydı. Hatta FETÖ’cü bir Albay şûradaki tasfiyelerden bahsederek “Daha durun bakalım, bu bir şey değil. Aksakallı da gidecek. Kıbrıs’a gönderecekler” deyivermişti.

Gerçekten de 15 Temmuz’da çok dirayetli bir duruş sergileyen az sayıdaki generalden biri olan, bu anlamda FETÖ’nün en büyük hedefi haline gelen, bunun yanı sıra Suriye’deki Fırat Kalkanı gibi çok stratejik bir harekâtın komutanı olarak tarihe geçen Zekai Aksakallı Paşa; kısa bir süre sonra FETÖ’cü sözde albayın belirttiği biçimde Özel Kuvvetler Komutanlığı gibi çok önemli bir görevden alınacak, Kıbrıs’a değil ama Gelibolu’ya atılacaktı.

Cezaevindeki FETÖ’cüler nereden biliyordu bu olacakları? Rüya diyebilir miyiz?

Yani FETÖ’cülerin 15 Temmuz’da gerçekleştirecekleri tasfiyeler, pasifize etmeler, zamana yayılarak bire bir gerçekleştiriliyordu.

Kamuoyu yine olanı biteni anlayamıyordu. Ama FETÖ ile mücadelenin samimiyetini de içten içe sorguluyordu.

Kazma pervasızdı…

NEDEN SORGULAMADINIZ?

Tekrar Sönmezateş’e dönelim.

2017 Ağustos’unda başlayan duruşmalarda Gökhan Sönmezateş’e, “Akıncılar davasında açıklarız” dediği “kral” sorulmadı, o ve diğer sanıklar da “kralı” açıklamadı. Neden acaba? Bir işaret mi almışlardı? Kesin bir şey demek zor!

Ama… Biz ağaca dönelim ve soralım, “Peki, siz, en azından bu çok önemli ifadeyi neden sorgulamadınız?”

Siz sorgulamazsanız da bu, bizim de geniş ve sessiz halk yığınlarının da gözünden kaçmıyor.

Velhasıl bu yaşananlar sizin göremediğiniz veya görmek istemediğiniz dibinizdeki kazmanın, göremediğiniz veya görmek istemediğiniz darbeleridir.

Devam edecek…

¹ Ayrıntılar için tarafımdan kaleme alınan Bellek kitabının s.211-216’ya bakınınız.

² Ayrıntılar için a.g.e. s.217-219’a bakınınız. 

 w=

 w=

 w=

 w=

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 8 Haziran 2020, 11:17

    Çok güzel tespitler. Perinçek ve avanesine güzel cevap verilmiş.

    Cevapla
  2. 7 Haziran 2020, 23:58

    Düşman yine öz yurduna el attı,
    Mezarından Ata’n kılıç uzattı,
    Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı,
    Attilâ’nın oğlusun sen unutma!

    Cevapla
  3. Atatürk’ün yaptığı gibi, düşmancı hainler tasfiye edilip, ordu yeniden vatansever askerlerden oluşturulmalı. veFETÖ’nün tasfiye ettiği komutanlar yeniden aktif edilmeli.

    Cevapla
  4. Büyük ustadan harika bir yazı daha, açıkçası önceki korona ile ilgili yazılar biraz sıkıcı gelmişti bana, ama bu seri muhteşem bir geri dönüş oldu, komutanımızın yazı ve videolarını büyük bir heyecan ve merakla ilgiyle bekliyoruz.

    Cevapla
  5. 7 Haziran 2020, 19:54

    Eline ve aklına sağlık. Özellikle “kazma” örneği muhteşem öğretici olmuş. Elbette anlayana….

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!