Nihat Genç
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Diğer
  4. ’15 Temmuz’un 15 Temmuz’u’… Sayın Hulusi Akar Bey, bu gece de tutuklanmadık!

’15 Temmuz’un 15 Temmuz’u’… Sayın Hulusi Akar Bey, bu gece de tutuklanmadık!

featured

Sayın Hulusi Akar, değerli büyüğüm, Allah ömrümüzden alsın ömrünüze versin, Allah sizleri başımızdan eksik etmesin!

Terkoğlu, Müyesser derken, arkadaşlar arasında idda-toto oynamaya başladık, ‘üçüncü operasyonda kimler alınacak’ diye. Benim iddia-totom şöyle, üçüncü banko, kesin biliyoruz, dördüncü sırada kim olacak?

Sayın Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz’u Haşhaşilerin yaptığını söylemişti, malumunuz Haşhaşiler İsmaili mezhebi, suikastlerle Selçuklu’nun sonunu getirmişlerdi! Önce Melikşah’ı öldürdüler sonra Nizamülmülk’ü. Tam bin yıl sonra tarih hiç değişmemiş gibi kaldığımız yerden devam ediyoruz. Devletimize milletimize Allah zeval vermesin, hayırlısı.

Nizamülmülk İsmailiye mezhebine karşı savaşması için Nizamiye medreselerini kurmuştu. Şu meşhur Makyavel’den daha meşhur nasihat kitabı Siyasetname’nin yazarı. Aydınlarımız da çok tuhaf, Siyasetname’nin bir yarısı casuslarla nasıl baş edileceğini anlatır, açıp okuyan mı var. Medresenin başında da Gazali vardı hala var bin yıldır var.

Değerli vaktinizden çok da çalmayayım, laf buraya nasıl geldi, bilmiyorum büyük komutanım, işte uyku tutmayınca.

Hamisi Melikşah ve Nizamülmülk öldürülünce zavallı Gazali de yalnız kaldı.

Gazali’nin de işi çok, o da şaşırdı nereye hangi birine karşı savaşsın, üç tür kitap yazdı. Önce şu İsmailiye mezhebine karşı itikadi konularda savaşan kitaplar yazdı yine de hırsını alamadı. Sonra Razi, Farabi, Biruni ve Ömer Hayyam’ı Yunan’dan etkilendikleri için mürted ilan edip aforoz etti. Üçüncü sıra kitapları, oh, nihayet insanın içi açılıyor, huzura ermenin bahtiyarlığa ulaşmanın kitapları kimyayı saadet gibi.

Komutanım, asıl tuhaf olan şey, Saadet’in Yolu gibi Allah’a ulaşma kitapları var ya inanın çok sıkıntılı. Çünkü asıl huzursuzluk Tanrı’ya ulaşmanın yollarını arayan saadet kitaplarında saklı, makam ün şöhret yetmedi hala içi kıvıl kıvıl yerinde duramıyor, onu bunu kafir ilan edip ortalığı temizledikçe celallenmesini bir türlü dindirip sakinleşemiyor.

Allah inandırsın komutanım Türk tarihinde bu konuyu şu an ilk defa ben yazıyorum, Allah’a ulaşmak için yemeden içmeden kesilmek nefsi eğitmek gibi bir çok merhaleler var, ama, en çok rüyalar da var, gece namazları rüyalar derken, rüyalara dalarsanız.

İşte Haşhaşi o rüyalar içinde gelip öldürüyor, bence Gazali gibiler Haşhaşiler için uykuya rüyaya müptela çok uygun zemin inşa etmişler, bakın 15 Temmuz’a rağmen rüyalara, kesintisiz uykuya devam.

Ne ilginç bir tarih, bugünün Haşhaşileri de hem hapishanede hem kaçtıkları yerlerde hep ‘rüyalarıyla’ yorum yapıyorlar. Yani filmini çeksem kesin Oscar alır, rüyalarıyla amel ediyorlar ve sizi rüyalara sokup rüyada işinizi bitiriyorlar, şeytanın şerrinden Allah korusun, iki ucu boklu rüya.

Komutanım, bu Gazali de çok film adam, sen kalk, Felsefecilerin Tutarsızlığı diye kitap yaz, ölçüm, deney, gözlem, bilim diye yola çıkanları ve Tanrı’yı ‘ilhamla’ açıklayan İbni Sina gibileri yerin dibine sok, mürted ilan et, olacak şey değil, hristiyan alemi bile Gazali’yi mürşid edinip kilise krallığını pekiştiriyor. Adama bak sen, sonra ne acayip işler, Endülüs’ten İbni Rüşd kalkıyor o da Gazali’ye karşı yazıyor, kitabın adına bak ne karışık: Tutarsızlığın tutarsızlığı.

Haşhaşiler yüzünden gece uyku tutmayınca zihnim buralara takıldı, benzetme-yakıştırma yaptım, şöyle: 15 Temmuz’un 15 Temmuz’u. (Şunu demek istiyorum, 15 Temmuz’da müphem kalan şeyler bugün 15 Temmuz direnişini boşa düşürüyor ters döndürüyor.)

Neden böyle bir çıkarım da bulundum, bir kastım haşa yok. Sadece, 15 Temmuz’a karşı gelenlerin bir bir kodese alındığını görünce. Yani komutanım, rüyaya dalanlar rüyayla amel edenler tarafından bir bir işi bitiriliyor! Öf be, felsefe mi bilimkurgu mu, ne acayip şey kabus mu tarih mi?

Yani kendi başımın derdinde değilim, işte böyle insan ne zaman kodese alınacağını hangi arkadaşların alınacağını düşündükçe Melikşah gibi Nizamülmülk gibi sıra acaba Gazali’ye ne zaman gelecek diye bizi de uyku tutmuyor.

Hadi ben gaflet içinde rüyaya daldım. Ama koca devlet ‘rüyaya’ dalarsa, insanın ödü kopuyor, komutanım. Biz de ne manyak milletiz akıl zeka ayak el göz sanki hiç bir organımız yok sadece korkmak için bekleyen patlayan bir tek ‘öd’ümüz kalmış.

İnanın ben de yazmasam kimse bilmeyecek komutanım, bu İsmailiye-Haşhaşi kavgasının altında bugüne kadar itikadi imani hilafet mezhep meselesi olduğunu yazıp çiziyorlar, acaba komutanım? Şu acaba da ne acaip bir kafir lafı, şimdi nice dini bütün müslümanı şüphelere soktum.

Şimdi şöyle düşünün Fatımiler Mısır’da. Türkler İpek Yolu’nun bütün ayaklarını Bağdat’tan kesmiş Afganistan-Hindistan-Horasan’dan kesmiş. Fatımiler de insan komutanım ne yiyecekler?

Türkler Ortaasya’nın kapılarını tutup Horasan-Afganistan-Hindistan sınırlarında ikinci bir Çin inşa etmişler. Çin ne üretiyorsa hepsinin en güzel taklitlerini ve daha çoğunu. Çelik, kağıt, baharat, porselen, gümüş bakır işleme, kumaş, kervansaraylar, öyle bir ‘ticaret’ ki sormayın. Bugün aynısını yapsak inanın Çin’in önünü vallahi keseriz.

O büyük Selçuklu İmparatorluğu bu ‘zenginliği’ hem üretiyor hem vergileriyle ‘ticaretin’ üstüne oturuyor, hanlar hamamlar saraylar binlercesi gelsin gitsin, öyle ki şu Washington’daki Amerikan sarayındaki kubbeye giden mimari zeka dahi Melikşah’ın türbesinden yola çıkmış.

Demem o ki komutanım Haşhaşilerin gözü itikadı imani mezhebi ya da hilafet kavgası değil, bu kadar büyük servete Araplar varken Türkler niye oturuyor?

Kısa bir tarih özetleyeyim tarih felsefecileri yorulmasın, İslam’ın ilk iki yüz yılı ‘mutezile’ kavgası, ki, yine Türkler köle, Araplar efendi kavgasıyla çıkmıştır, dördüncü yüzyılı bu ticaret yollarının sultanı kim olacak Türkler mi Araplar mı kavgası.

Komutanım, Allah’ımıza bin şükür sizin gibi büyük komutanlarımız var, sabah kapımı çalacak polisleri beklerken düşün düşün fesupanallah rüyadan ticarete nasıl geldim.

Şöyle düşündüm, ilk operasyonda alınanlara baktım, beş parasız adamlar Terkoğlu, Müyesser, sıradakinin de serveti sıfır, peki ‘beş kuruşu’ olmayan garibanlardan ‘Haşhaşiler’ ne ister?

Şunu ister, ticaretin kapısı ‘saray’a ulaşmak.

Bizleri aldıktan sonra artık sarayın önü açılır diye fikir yürüteceğim ama işte burası da karışık, yani haşa biz sarayın bekçisi miyiz?

Bence de büyük soru, Haşhaşilerin ilk önce öldürmek istedikleri neden saraya reise muhalif yazar çizerler, bu nasıl oluyor?

Film burada kopuyor komutanım, çünkü biz yazarlar saray ve düşmanları Haşhaşiler gibi ‘rüyalarıyla’ amel etmeyenleriz. Biz tıpkı neden-sonuç ilişkileriyle biz gözlem-deney-ölçümlerle ankesör, Bylock, Fetömetre gibi gerçek kriterlerle çalışıyoruz.

Bu yüzden önce ay, güneş, gezegen, dünya nasıl dönüyor hesaplarını rüyalarla değil bilimsel ve hukuki ölçülerle yapanların önünü kesmek lazım, yani iki rüyacı kavgasında ilk temizlik biz gerçekçileri ortadan kaldırıp belge kanıt sıfırlayıp önlerini açmak istiyorlar.

Filozofların Tutarsızlığı kitabına karşı kitap, “Tutarsızlığın Tutarsızlığından 15 Temmuz’a karşı 15 Temmuz’a”, işte bu Türkiye’de hiç bulunmayan çok nadir bu eşsiz zeka ürünü akıl yürütmeyle geldim, aklımı seveyim, zaten bu akıl yüzünden kapımızda yine polis bekleyen aynı tarihin aynı tekrar kapısına geldik.

Diyelim, amaçlarına ulaştılar, bizleri de kapattılar gömdüler içeri tıktılar, peki, aya güneşe hakikate gerçeğe rüyalar dışında ulaşabilmenin bir yolu kalmayacak mı?

Büyük komutanım, 1000 yıldır karanlığa gömülmemizin sebebi bu. Benim iddiam değil doğulu batılı tarihçiler aynı sonuca varıyor: Biruni’yi Ömer Hayyam’ı İbni Sina’yı vs. mürted ilan edip rüyalarla amel etmeye başladıktan sonra bin yıl karanlıklar içinde kaldık.

Olsun, bin yıl nedir ki, ‘zaman’ göreceli bir kavram, üstelik rüya içinde geçmiş bir bin yıl su gibi geçer.

Tabii bu 1000 yıl vergileri, ticareti, altını, çeliği, kağıt, porselen, baharat ticaretini, belediye, ihale, vakıflar kim ele geçirecek?

Komutanım, sizden kıymetli olmasın, tarih felsefesinin hükmü şudur: Gerçek olaylara ve rüyalarınıza bakışınız hiç değişmemişse önümüzdeki 1000 yıl da geçtiğimiz 1000 yılın tekrarı olasılığı çok yüksek.

Peki 1000 yılın servetlerini kimler yedi? Bilimle amel edenler mi yedi? Yoksa Allah’a yakınlaşmak adına nefis terbiyesi, gece namazı, tesbih, deyip, rüyasında Allah’ı peygamberi gördüm diyen Gazaliseverler mi?

Bir adam rüyasında Allah’ı peygamberi gördüm diyorsa ‘beyan esastır’ mı diyelim?

Mesela FETÖ rüyasında Cebrail’i gördüğünü söyleyince ben ‘beyan esastır’ dedim. Gavs hazretleri ulular meclisine sahabeyi yana ite ite girip Peygamberimizin tam yanıbaşına oturduğunu söyleyince, ben yine ‘beyan esastır’ dedim.

Geçmiş bin yılımız rüyasında haşa Allah Peygamber gören türedi-uydurma evliyalarla dolu. En güzel örnek en yakın örnektir: FETÖ. Rüyasında Allah’ı en çok gören. Ve rüyalarındaki kankileri sahabe melekler..

Ve bu rüyalarla akıl almaz servetlerin sahibi oldu, yani Türk Milleti’ni keriz yerine koydu, rüya anlattı üçyüz milyar dolarlık para çaldı kaçırdı.

Yani etrafa bir bakın, acından ölmüş tek bir şeyhimiz yok, hepsi rüya görüyor hepsi bir milyon dolarlık mersedeslere biniyor malikanelerde yaşıyorlar.

Yani, Gazali ekolünden rüyalarla yola çıkanlar gerçek hakiki somut servetleri-zenginlikleri-dolarları-altınları-bankaları-ihaleleleri ele geçiriyorlar.

Büyük komutanım, sizden büyük olmasın, Gazali, mantığı da reddetti, şöyle, mantığın araçları tümdenvarım-tümevarım ne lan bu Allah’ın bunlarla ne alakası var deyip dalgasını geçti.

Bak sen, rüyalarıyla amel edip Allah’a vardıklarını söyleyenler tümdenvarım metodunu kullandılar, yani önce rüyalarıyla Allah’a ulaştılar, Allah’ı yanlarına alıp sonra oradan bütün servetlere altınlara saraylara.

Oysa Uğur Mumcu, Terkoğlu, Müyesser ve şimdi almak için beklediğiniz yazar ve gazeteciler ‘tümevarım’ metoduyla çalışıyor, şöyle, yani sen ‘hırsız’ isen senin Allah’a ulaşman mümkün değil, yani yalancı isen kandırıyorsan aldatıyorsan senin bir imanın olamaz.

Ve asla ‘rüyayla’ değil belgeyle kanıtla gerçekle maddi unsurlarla büyük filmi çözmeye çalışıyorlar, varlığın tecelli ve hikmetlerini de rüyayla değil çıplak gözle anlamak-anlatmak istiyorlar, bir küçük maddi gerçekten büyük aleme büyük tezgaha ulaşmak istiyorlar.

Komutanım, bu safsatalarla kafanızı yormayayım, sonuca gidelim, filmin sonunda altına-saraya-zenginliklere makamlara ulaşan kimler, cevap: Rüya görenler rüyayla amel edenler dini kitabı varlığı Allah’ın tecelli ve hikmetlerini ‘rüyayla’ açıklayanlar! O halde?

Yani dolar gibi altın gibi malikane gibi mersedes gibi hakiki gerçek elle tutulur ağırlığı olan şeylerin sahibi şöyle oldular, elle tutulmayan gözle görülmeyen ancak rüyada görülen şeylerle…

Böyleyken böyle komutanım, gece uyku tutmayınca, sonunda, akıl yürütmeyle şu sonuca vardım: Ulan asıl gerçekçi asıl maddiyatçı olanlar ‘rüyacılar’, çünkü olup olmadığı kavranılması tutulması anlaşılması zor kavramlarla yola çıkıp en ağır en görülür bankaları belediyeleri ele geçirdiler.

Müthiş kestirme bir yol!

Müthiş zahmetsiz bir yol, gel de Gazali’ye rahmet okuma.

Tümdenvarımın harikası!

Yoksa hepimiz bir ‘rüya’nın içinde miyiz, yazdıklarım düşündüklerim hepsi bir rüya mı?

Bakın burayı çok iyi bilirsiniz komutanım, biz Türkler Asya’dan Belgrad’a tarih boyu kervanları, sarayları koruyan sadık korumacılar olduk ve bin yıldır kervansaraylarındaki tüccarların ve saraylıların şehzadelerin hanımsultanların hem mülklerini ama asıl diyeceğimiz şey, ‘rüyalarını’ koruduk.

Kim kalkar bu ‘rüyayı’ bozarsa, kim kalkar, bu rüyayla dalga geçerse, dinimize evliyamıza geleneğimize saraylarımıza makamlarımıza ‘düşman’ olur

Tam tersine gider ve kim hırsızlık iftira sahtecilik vs.’den tümevarırsa, kellesi gider.

Bir ‘gerçek’ vardır ona da rüyayla ulaşılır.

Yaşamak istiyorsan gerisini kurcalama, bin yıllık tarihten de ders çıkar.

Şimdi, kapımıza tutuklamaya geliyorlar, Sabah gazetesi hakkımızda ne rüyalar anlatıyor anlatacak, FETÖ’nün bavulcu gazetecileri gibi.

Milyon sayfa yalan iftira Ergenekon belgelerini neden düzenlediler, şeyhlerinin efendilerinin ‘rüyalarını’ korumak için. Ve bu rüyaları korumak için milleti de büyük bir uykunun içine sokacak yani gerçek belgeleri uçuracak gizleyecek ya da hedef şaşırtıp yalan yanlışlar manipüle bilgilerle Kurtlar Vadisi dizisi çeker gibi hukuk yöneteceksin.

Bitmeyen bir siyasi kavgadır, Uğur Mumcuları Hablemitoğullarını Behçet Oktayları öldürenler Terkoğlu’nu Müyesser’i vb. tesirsiz hale getirenler, Melikşah’ı da Nizamülmülk’ü de ‘uykusunda’ öldürenler, tümevarıma gerek yok, bugün yarın kapımızı çalarlar, çalacaklar, burada anlaşılmayacak bir taraf yok, çünkü medyanın halkın hukukun ‘uykusu’ çok derin!

Velhasıl komutanım sizi çok da kederlere gark etmeyeyim, asıl ağrıma giden ‘rüyalarıyla’ delil bulanlar, rüyalarıyla düşman ilan edenler, rüyalarıyla hüküm verenler, rüyalarıyla siyaset yapanlar, rüyalarıyla ihale, belediye, saray, malikane sahibi olanlar!

Bin yıllık uykusu bu kadar derin bir millet olduktan sonra Haşhaşilere de çok şey etmemek lazım.

Allah yedi ceddinize uzun ömürler versin, Allah devletimize milletimize zeval vermesin, Allah sizleri başımızdan eksik etmesin, rüyamda gördüm komutanım, tavukoğulları, bebecanlar, imaroğulları, tayyipoğulları, her şey çok güzel olacak komutanım, kalın sağlıcakla!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

19 Yorum

  1. 17 Haziran 2020, 08:03

    ugur mumcu kım ?digerleri kım?. bıraz sadede gelelım.

    Cevapla
  2. 17 Haziran 2020, 08:15

    Anlaşılan çok da şey edenin burnu boktan kurtulmuyor. İş bu sebepten çok da şey etmemek lazım. Biraz da millet şey etsin. Şey etmeyen milletin şeyi de şeye kadar sürer. Millete yol göstereceğiz diye şeyini şey ettiğimin şeyleri ile papaz olmanın da bir şeyi olsa gerek. Ve lakin ben sizde o şeyi görmüyorum. Ne yapar eder yine burnunuzu sokarsınız. Devam!

    Cevapla
  3. Güzel yazı ancak bu yazı tarikatları cemaatleri hedefleyen bir yazı olmalıydı, siyaseten bunun gibi toplulukları kullananların rüyalarla işi yok yerli milli atılımlarla ve akılcı dış politikalarla rüyaların hiç bir alakası yok. He duş siyaset yerli milli hamleler vs tartışılabilir yine akıl yoluyla.

    Cevapla
  4. 17 Haziran 2020, 10:24

    Genelkurmay başkanı yasaklımı hiç bir yerde adı geçmiyor.Ordunun başında kim var.Fetö darbe yaparken kim vardı dere geçerken at değişmezdi dere deniz oldu atlar adalardan bile kaldırıldı.Kumpas 2.0 ı kim yapıyor.Petö mü Metö mü Ekonomı daha ne kadar şahlanacak. 1500 lira maaş alan emekli ötv kdv verecek bunlardan alınan vergiyle müslüman beyler saraylarda sefa sürüp 3 ,4 yerden maaş alacak elhamdülillah allah verdikçe verecek.

    Cevapla
  5. 17 Haziran 2020, 11:25

    Recep adli yorumcuya katiliyorum

    Cevapla
  6. 17 Haziran 2020, 11:50

    MİT cenazesini ifşa etmek vatana ihanettir. Libya’daki ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımız için mücadele ederken, muhalefetin acilen geri çekilelim kampanyalarına destek amacıyla, orada şehitler verildiği ve bunların halktan gizlendiği şeklinde bir algıya zemin hazırlamak amacıyla yapılmış, muhalefeti ve bazı Türkiye düşmanlarını cesaretlendirecek bir casusluk faaliyetidir. Sucun adi degisir, mahkeme konusunu degistirir, savcı tavrını değistirir, hakim cinsiyetini degistirir vesaire, bunun vatana ihanet suçu olduğu değişmez.
    Ne Terkoğlu ne Yıldız vatanperver değildiler, içerisinde adalet sosyal hukuk eşitlik öküzlük damızlık türevi cıvıltılar geçen her sözün sahibini onlara sahip mi kabul edeceğiz? bir yanilgi var. O da bizden sanıp sahip çiktiklarimiz. Atatürkçulere 15% faiz ver, bir de kira getirisi olan bir enlak, calismadan yasasinlar. Atatürk ile alakası olmayana Atatürkçü denir artık. Terkoğlu gibi Yıldız gibi, başaramadığı için liberal olamayanlar, daha dogrusu kendisi terazinin eksik tarafinda oldugunda adalet isteyen kendine düşünürler yok mu? İş bu garip Nihat, yillara sari hatırları için o hainlere sahip cika dursun, biz bu upuzun yazıda bir kere bile cenaze, MİT, devlet sırrı, ifşa dememeyi başarmasını alkışlayalım. Oysa konu tam da bunlar değil mi?
    Biz MİT diyoruz Nihat abi, akşam çocuklar 3 golle yendiler Kadıköyde diyoruz, hevesimizi de kursağimizda birakiyor, MİT derken islam mitine mitolojisine daliyorsun. Terkoğlu ve Yıldız mit mi dedi? Sana da İmamcıkoğluna yapilan muamele mi yapılsın? Trabzonlu ama … mı desinler?
    Özüne dön Mustafa Kemal Nihat Genç!
    Saygılar

    Cevapla
  7. Cok uzuldum nihat abi..Oynanan oyunun perde onunde bize gosterilenleri bize anlatmissiniz..O perdenin bir arkasi daha var.. oranin da arkasi var..Kulisi var..Senaristi var..Var oglu var..Olaylari analiz edip yorumlamak o kadar da kolay olmasa gerek..Sadece fakirlik uzerinden kurgu olmaz..Ben fakirim diye suc isleme ozgurlugum olamaz..Ulkenin yuzde 85i de fakir diye niye muyesser ve barisla ayni fikirde degiller o zaman, hepsi aptal veya hain de, tek muyesser ile baris mi akilli ve vatansever..niye onlarin “ne yapmislarsa artik bilmiyoruz” yaptiklarini yapmamislar.? Niye yuzlerce muhalif yazar varken onlar tutuklanmis? Hic simdiye kadar telefondan bilgileri aldigi askeri sahsi savunan da cikmadi, o nu da savunsaniza. O da icerdeymis..Kimmis bu adam bilen var mi? Onyillardir yaptiklarini yine yapmis ayni orgut..Huylu huyundan vazgecer mi? Bu sizdirdiklari bilgilerle fotokopilerle zamaninda balyoz dosyalari hazirlanmadi mi, kes kopyala yapistirla?
    Inadin inat be abi..Bu inat yuzunden koskoca yildirim beyazit ordusunu timurun fillerine ezdirmedi mi? Napolyon sibiryada maglup olmadi mi? Hitler ha kaza..M. Kemal ise inatla degil akilcilikla kurdu bu ulkeyi. Sakarya’yi dumlupinar’i inatla degil akilla sabirla cesaretle kazandi.
    Ugur mumcu ile bu arkadaslari ayni kefeye koyman da yakisik almamis..Bence zerre kadar alakasi yok. Ona bakarsak bir tuyo vereyim, yilmaz ozdil de maltepe hapishanesinde balyoz magdurlarini o zamanlar en cok ziyaret eden gazeteciydi.Bol bol fotograflar cektirirdi…Onu nicin mumcu yapmiyorsunuz o zaman? Hep beraber bodrumdaki villasinda kahve icerdik, hem Ataturk kitaplari okur hem de vatani kurtarirdik denize nazir..Daha guzel olmazmiydi, kafalar da guzelken hem de. Liderimiz o olurdu. Geciniz bunlari.
    Laklaka gerek yok…AYINESI ISTIR KISININ, LAFA BAKILMAZ..Sana da merak etme, hicbir sey olmaz abi..Tertemiz oldugun kalbinden belli.

    Cevapla
  8. 17 Haziran 2020, 13:33

    Merhaba güzel insan, yüreğine sağlık. Müthiş bir yazı.
    Bu yazı bazılarına birkaç gömlek büyük gelebilir…

    Cevapla
  9. 17 Haziran 2020, 16:12

    Nihat sen yine Amerikan sinemasından yürü. Tasavvuf tarihi Türk Milliyetçilerinin alanı. Sen ulusalcılıkta iyisin.
    Bir önceki yazınla tenakuza düşmüşsün, ne gerek var. İni Rüşd ve Farabi eleştirileri için Gazali hakkında farklı şeyler denemiştin.
    O sularda rahmetli Yaşar Nuri iyi yüzüyordu. Amerikan, Anglo Sakson Sinemacıları avucunun içi gibi ezberinde zaten. Robespierre, Voltaire gibi üstadı azamların bir üfürükte insanoğluna şifa verirler. Yeterki sen azimli ol.
    Sevgiler, selamlar

    Cevapla
  10. Sen de rüya gör Nihat. Güzel yarınlar gör, aydınlık ve çağdaş Türkiye’yi gör ve buna inan, bunun için çalış. Bak baştaki kişi İslam imparatorluğu, halifelik rüyaları görüyordu, buna inandı, her türlü şeyi yaptı ve başarmasına ramak var.

    Cevapla
  11. 17 Haziran 2020, 21:42

    Gundemi yorumlamak bu kadar mi zor nihat abi? Bir cumhur ittifakina bir de millet ittifakina bakinca anlasilmiyor mu gercekten? Akp den kovulan david ve bebecan, mhp den kovulan meralciler uc tane parti kurmus, yanlarina saadetle hdp yi almislar. Bu bes kus yumurtasi ychp nin genis kus yuvasinda ychp kusunun gozetiminde gurka bastirilmis yani kuluckaya yatirilmis. F tipi bunlardan ucunun dna sinda( nasil ki pkk partilesmek icin dtp,…..hdp kuruldu ise F tipi de ayni sekilde partilesmeye gitmek zorunda kaldi ve bu 3 tanesi cikti ortaya farkli farkli soylemlerle), biriyle kankardes ve esgudumlu, digerinin de akil hocasi..Muhalif basina her turlu bilgi belge F ler vasitasiyla iceride kalan kriptolarla ulastirilmaya calisiliyor. Gerektiginde suca giren islerde dokunulmazliklarina guvenilerek mv leri kullaniliyor mit tirlari ve mit sehidi olayindaki gibi..Son zamanlarda odatv defalarca kullanildi..Bakalim sirada hangi muhalif basin kullanilacak. Bunun F tipi icin ikinci bir faydasi da bile bile suc islete islete iceri atilan muhalif gazeteci sayisini artirarak, Turkiyeyi daha dogrusu RTE yi diktator olmakla suclayip tum muhalifleri iceri tikiyor kurtarin bizi deyip bize yaptirim talep edecekler AB D den..Devlet ne kadar yipratilirsa RTE o kadar zor durumda kalacak ve bir umut meydan tekrar kendilerine kalacak.Bunlar bu umutlarla zombi gibi yasiyorlar zaten..Muyesserler, barislar bu isin neresinde sence..O kadar saf ve kucucuk kaliyorlar ki bu buyuk oyunda..Bunlari gorememeleri cok saf ve tecrubesiz olduklarini gosteriyor..Devleti evcilik oynayacaklari oyuncak zannediyorlar ustelik..O oyuncak zannettikleri devlet koca akdenizde koca koca devletlere onlarin savas gemilerine meydan okurken hem de. Siyasetleri batsin.

    Cevapla
  12. Gazeteciler hep masum,mağdur,onurlu ve fakir.Hep haksiz yere hapse atılan onlar.Hiç marangozlara,demircilere,mermercilere dokunan yok.Varsa yoksa gazeteciler.Spor,siyaset,ticaret,hukuk,askeri konular,casusluk,magazin… her bi haltı bilir bu gazeteciler.Üstelik bu kadar marifetli olmalarına rağmen yine de tutarlar hapse atarlar.Ah yazık bu gazetecilere… Onlar ki sabahları kapılarından polis gelip alacak diye doğru düzgün uyuyamazlar.Ne zor meslekmis ya hu ! Keşke benim gibi mermerci olsaymışsınız.

    Cevapla
  13. 18 Haziran 2020, 06:59

    Veryansıntv hamam böceklerini, yarasaları, sürüngenleri, sırtlanları, leşçilleri iyi korkutmuş. Demek ki sıkı takiptesiniz. Yorumcuların çoğu fetö tarzı kamuflaj ile yorum yapmışlar. Lamı cimi yok kardeşim, Wikileaks-Sızıntı, Mahrem, Metastaz kitaplarının işlediği konulara bakın, Müyesser Hanım’ ın haklı eleştirel yazılarına bakın, Murat Ağırel’ in ortaya çıkardıklarını okuyun ondan sonra gerçek vatanseverlik neymiş görün.
    Sayın Genç yazınız gerçekten mükemmel. Tutuklanabilirsiniz, yenilebilirsiniz/yenilebiliriz ancak tarih kimin haklı, kimin haksız namussuz olduğunu (Hele de günümüzde bu kadar kayıt aleti varken) ortaya çıkarır. Tarih hep yenilen muhalifleri, aykırı insanları yazar, ve onların umutlarının er geç birgün gerçekleştiğini, zafere ulaştığını gösterir. Örnek mi ? : Bakın günümüzde, (çokta eski olmayan) zamanın muktedirlerinin, ancak gerçekte insan kıyıcılarının heykelleri yıkılıyor.

    Cevapla
  14. Sayın Nihat Genç, çoook klası düşük bir yazı olmuş. Gerek bilgi müktesebatı, gerek düşünce seviyesi bakımından çok yüzeysel, sizden hiç beklemezdim. Nihat Genç nerede? Saygılarımla

    Cevapla
  15. Oglunu kizini odtulerde bogazicilerde okutacagina gitsin gazeteci olsun, hem kafasini bozana haddini bildirir, bir gunde tek bir haberle isini bitirir, hem de istedigini hukumete getirir, istedigini bakan istedigini CB olarak atayabilir..Cumhurbaskani kac para eder, Mit mustesari olsan kac yazar, gazeteci olursan hepsinden ustunsun, heykelini bile dikerler..En buyuk vatansever sen olursun..Binlerce sehidin adini bilmezsin de gazetecinin adini tum Turkiye bilir.Mankenden bozma haber spikerini herkes tanir….Hakkinda destanlar yazilir, filmlerin bile cekilir. Tum bunlar ne icin? Yasama yurutme yarginin yanina bir de dorduncu guc olarak basin konuldugu icin..Herkese hayirli isler.

    Cevapla
  16. 1100 yılın sorunu bu kadar güzel mi anlatılır. Teşekkürler.
    Ayağındaki takozlardan kurtul canım TÜRKİYEM

    Cevapla
  17. Tanzimat fermanı (:devlet) eşit yurttaşlar prensibini getirdi. O zamana kadar de jure de mevcut olan millet (milletler skalasındaki en yüksek mevkii ihraz eden Türk Milleti) artık sadece de facto olarak varlığını sürdürdü. İstanbul Türklerinin mottosu ‘gevura gevur denmeyecek.‘ 1960’tan bu yana devletin millet karşıtı bu prensibini tahkir etmek bir yana, onu aksa-yı emel bilen bir akıl (:yine devlet) ipleri eline aldı ve ‘gevura gevur denmeyecek’ diyenin canına okudu. Gevur gevur değildir, esasen gevur diye bir şey de yoktur, dedi. Şimdi bile canımıza okunmasın diye gevur diye bir şey yokmuş gibi yapıyoruz. Halbuki gevur aşağılık zorba, iğrenç tiran demektir.
    Neden Nihat abinin yaptığı bu analiz bizi değil birinci derecede ilahiyat camiasını ilgilendiriyor? Cevabı yukarıda verdim. Bizde islam hiç bir zaman ilahiyat camiasının takdim ettiği şekilde bir inanç türü olarak var olmadı. Millet şu ya da bu kişinin kitapları ya da vaazları ya da propagandası ile değişen şekil ve hedeflere sahip bir dine değil, uğruna can vermeyi cana minnet sayacak bir dine tabi oldu. Bu din, Nihat abinin bize göstermeye çalıştığı gibi pırıl pırıl aklın yolgöstericiliğinde maddi refah ve medeniyeti çok da önemsemez. Uğruna öleceği harika hayaller peşinde koşturur insanları. Rüya gördürür.
    Yalan Dünya
    İlk günden alıştığımız emektar dünya,
    Anne yüzünde dost yüzünde evlat yüzünde.
    Her sabah yeniden başlayan şeye doymadık,
    Düşümüz gerçeğimiz ne varsa yeryüzünde.
    Gökyüzü belledik şu ürperen maviliği,
    Başımız darda kalınca el açtığımız yer.
    Gökyüzüdür avutan akıllıyı deliyi,
    Gökyüzünde bulutlar uçurtmalar ümitler.
    Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran,
    Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz.
    Yaman çalacak o çalmayası saat yaman,

    Cevapla
  18. Bu yorum gûşesi, herze sallama yeri değil, biliyorum ama 15 Temmuz’un müsait şartlarında pîşten giden Paşa, Suriye’ye kara kuvvetlerini soktu. NATO’nun vazgeçemeyeceği bir Türkiye’nin olmadığını bilen herhangi bir asker gibi ne kadar da işe yarar olduğumuzu bütün dünyaya gösterdi. Nihat abi sıklıkla bahseder, bizim iktidar ve muhalefetin kavgası, kapitale hangisinin daha iyi “hizmet” edeceği kavgasıdır. Pîşten giden Paşa da, 15 Temmuz başarılı olsaydı NATO’nun Suriye’de Türkiye’ye yaptıracağı işi fevkalade bir liyakatle orduya yaptırıyor.
    Libya işi için ise ABD şirketlerinin taşeronu olmak en iyi ihtimal. 1960 sonrası Avrupa’ya satılan Türk işçiler gibi satılacağız ve bunu harika bir başarı gibi göreceğiz. Erkeklerimizi allayıp pullayıp zenne gibi Libya pazarında Amerikan şirketlerine satacaklar. Bütün bu suçların bahanesi 15 Temmuz. Yani Pearl Harbor, yani 11 Eylül.
    Ben çok geç farketmiştim; başörtülü başörtüsüz kız ya da kadın yoktur, kız ya da kadın vardır. Alevi ya da sünni komşu olmaz, komşu vardır. Bunun gibi “hizmet yarışında asker ya da sivil yoktur, yarışçılar vardır.
    Bilmem ki Müyesser Hanım bunu mu tebarüz ettirmek istiyordu?

    Cevapla
  19. Osman BAŞIBÜYÜK’ün yazılarına neden son verildi?
    Veryansın TV’nin yayın kurulunda kimler var?
    Veryansın TV neden güzel bir şekilde Osman BAŞIBÜYÜK’ün yazılarına şu şu nedenle son verildi diye bir açıklama yapamıyor?

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!