Nihat Genç yazdı…
Zihnimden gelişigüzel kelimeler akıyor ve gündemin hiçbir yerine oturmuyor, şaşkınım, yazarlar akademisyenler ekranlar, herşey çok normalmiş gibi hayatlarını sürdürüyor!
Sömürgeci şirketlerin ahlak din vatan doğa her şeyi fiyatlandırıp ele geçirmesi insanlık tarihinin sonunu getirdi!
Hayatlarımız için en elzem su, hava, eğitim, sağlık her şey fiyatlandırıldı!
Sonra Fransız İhtilalinin bağımsız mahkemeleri, denetimi, meclis anayasa gibi, en hayati kurumlarının sonunu getirdiler ve yeni bir efendilik-krallık-asilzadelik yani üstün hukuku oluşturdular!
Karar verici olarak sadece sömürgeci şirketler kaldı ve meclislerin partilerin medyanın sendikaların kooperatiflerin ve akademinin sonunu getirdiler çünkü artık tek karar verici gözü dönmüş kar hırsı!
İnsanlık soykırım ve ağır ihlaller karşısında kendini savunamaz hale geldi! Mağara devrinde bile daha hayal dolu ve mutluydu insanlık!
Dört yüz yılın inşa ettiği kişi hak ve özgürlükler insanlığın elinden tam anlamıyla çıktı çıkıyor!
Doğayı tarlaları elimizden alıyorlar ve karşı koyamıyoruz, mülkiyet hakkı sadece sömürgeci şirketler için ve bizleri haşare olarak görüyorlar!
Oysa modern çağ insanın doğayı ve insanı ve eşyayı keşfiyle başladı, tüm tarihlerin en heyecan verici iki yüz yılına şahit olduk, ve şimdi, şirketler insana ve doğaya ait ne varsa yok edip yarınlara insansız ve doğasız bir dünya bıraktı!
Hayvanlar ve bitkiler zorlayıcı iklim koşullarında yer değiştirir yaşamlarına uygun habitat bulurlar!
İnsanın kaçacak sığınacak yeri kalmadı, dilinden başka!
Evet insanın tek yaşam alanı dili kalmıştır, neşeden neşe coşkudan coşku hayalden hayal üreten bir dil, ve bu da çok yanıltıcı çünkü hala bir insanlık ve insanlığı savunabilen kurumlar varmış gibi kendimizi oyalamaya yarıyor!
Şirketlerin devletler ve yasalar üstünde mutlak hükümdarlığı ve bitmeyen savaşlar ve nükleer silahlar ve bitmeyen ekonomik kriz tehditleri ve tüm iktidar alanlarının sömürgeci şirketlere kaptırılması (petrolden elektriğe madene en temel günlük ihtiyaç maddelerine kadar), insanlık, karanlık bir çağa girdi!
İnsan tarihte ilk kez insanlıktan kopuyor, insandan insana kültür eğitim gelenek bir devamlılık kalmadı, insan tarihsel devamlılığıyla iplerini kopardı!
Öğrenen, eleştiren, karar alan, örgütlenen, öfkelenen, itiraz eden, ve bilgisini sonraki nesle aktaran insanlık yok artık!
Tarihin sonu değil insanın tarihi sona erdi, artık insan dışı başka güçler (kar, şirketler, dijital cehenmem, borsa, casus yazılımlar, güvenlik kameraları vs.) karar veriyor neler yapmamıza!
Mutlak hakimiyet sömürgeci şirketlerin eline geçti!
Kimse hiçbir şeyin sahibi değil, evinizin arabanızın cep telefonunuzun sahibi değil ebedi kirasını-aboneliğini ödeyensiniz, ve, devletin sahibi değilsiniz ve toprağınızın sahibi değilsiniz ve milli meclisinizin sahibi değilsiniz ve medyanın sahibi hiç değilsiniz!
Evrimin bir aşamasında insan düşüncesiyle hayvandan ayrıldı ve şimdi insan, insandan ayrılıyor!
Sömürgeci şirketler akademileri yazarları bağımsız eleştiriyi her şeyi satın aldı!
Medeniyetleri ve kültürleri ortaya çıkartan insan ve doğa artık tarihteki merkezi yerinde değil!
İnsan ve doğa, sürükleyen karar alan tohumlayan coşturan tartışan besleyen belirleyen yerinde değil!
Sömürgeci şirketler insanı ve haklarını mumyalaştırdı!
İnsanın anayasal hakları elinden alınınca geriye ne kalır?
İnsan taş kesildi!
Evet hala bir sıcaklık var insanın içinde ancak bu düşünce değil eylem değil hareket hiç değil!
Şirketlerin bokundaki sıcaklığa zeka demeye devam edin!
Oysa düşüncemizi reflekslerimizi öfkemizi isyanımızı duygularımızı hararetimizi yerinde tutabilmek için atalarımızın insan genlerini taşımamız gerek, an itibariyle, insanın izini süreceği insanın insanı bulabilmesi mümkün görünmüyor!
Zeka dediğimiz o ısı, evrim öncesi taşın (maddenin) içindeydi ve zamanla doğaya hükmetti ve zeka deyip aldatıldık, sanat deyip aldatıldık, felsefe deyip aldatıldık, bir sorun bakalım süsten başka ne işe yarıyor sanat felsefe dediğin, durdurabildi mi sömürgeci şirketlerin savaş makinesini? Ve hepsi bir olup insanlık kazanımlarına sömürgeci ve siyonist şirketler adına el koymadılar mı? Kitlelerin taş kafasında bir sıcaklık var ama düşünce değil!
Maddeden ayrılan zeka yeniden evrim öncesi taşın kayanın icçine giriyor, bu tuhaf sıcaklığa zeka diyoruz!
Çok uzun yıllardır insan olduğumuzu unuttuk ve sömürgeci şirketlerin köpeği haline geldik!
30 bin yıl önce mağara duvarına resim yapan taş devri insanları kadar dahi hayallerimiz heyecanlarımız reflekslerimiz kalmadı!
Oysa tarihi ve medeniyeti yaratanın insanlık olduğuna inanmıştık!
Siz bir şirketin karşılık beklemeden bir iş yaptığını gördünüz mü?
Sanayi devrimi nihayetinde insanlığı sömürgeci şirketlerin kölesi yapıverdi onlar da kıyamet savaşlarının!
Üç dört asır süren Reform Rönesans Aydınlanma yani modern çağlar, insanı taş devrinden dahi geriye götürdü, taş devrinde insan doğayı avı güvenliği biliyor ve kutsuyordu, şimdi güvenlikten en temel en elzem günlük ihtiyaç maddelerine kadar şirketlerin insafına terkedildik!
Neo-liberalizm devletleri insanlığı meclisleri tarihten kovdu, devletleri meclisleri medyayı köleleştirdi!
Yoksa diyor insan, insanlık dediğimiz son iki yüz yılın bir aldatması mı?
Sadece insan süsü verilmiş sanatı felsefesi bir aldatmacı mıydı?
İnsana dair bir sanat ve kültürden bahsedebilseydik insanlık sömürgeci şirketlerin bu kadar kolay kölesi olamazdı!
Ahlaksız bir sanat, ahlaksız bir sanatçı, fiyatlandırılıp teslim alınmayan yok!
Oysa insan fiyatıı olmayan bir şeydi, tanımadığı insanlar için hayatını veren!
Satın alınabilen ve susan ve boyun eğen, utanç verici bu tarih insanın tarihi olamaz!
İnsanın tarihi daha başlamadı!
İsyanın öfkenin onurun ahlakın eşitliğin tarihi daha başlamadı!
Neşenin neşesi henüz başlamadı!
Neşe olmadan insanı doğayı bölüşümü kardeşliği bulabilmek mümkün değildir!
Kardeşlerim hepinizin zihninden yukardaki satırlar gibi karamsar dispotik kıyamet gibi çıkışsız cümleler akıyor ve geçiştiriyorsunuz, ve unut gitsin deyip gündelik siyasetin meşguliyetine dalıp insanlığınızı erteliyorsunuz!
Bal gibi acı gerçeği hepiniz biliyorsunuz, sömürgeci şirketlerin gücü insanlığın ve doğanın son ayak izlerini de siliyor!
Hepiniz biliyorsunuz ama söyleyecek mecra bulamıyorsunuz, sömürgeci şirketlerin elinden dokunulmazlıkları büyük zenginlikleri almadan sınırlandırmadan insanlığın yoluna devam etmesi mümkün değildir, biliyorsunuz ama eliniz kolunuz bağlı!
Doğanın ve insanlığın geleceğine sömürgeci şirketler değil ancak insanlar karar verebilmeli, diyorsunuz ama, bir türlü konuya giremiyorsunuz!
Devletler topraklarını zenginliklerini sömürgeci şirketlerin elinden almadan yaşayamaz!
Büyük zenginlikleri halkıyla esnafıyla bölüşmeden toprağına vatanına ölümüne bağlılık duygusunu inşa edemez!
Gündelik siyaset son insan kırıntılarımızı da çürütüyor, insanla insanlıkla, toprakla vatanla, son bağlarımız da kopuyor!
Doğaya ve insana sahip çıkacak tek bir fikrin düşüncenin projenin hiç konuşturulmaması-gündeme taşınmaması işte medyaya ve siyasete hakim şirketlerin devletler üstü mutlak krallığını gösteriyor!
Degerli Nihat Genc,
yazilarinda insandan / insanliktan yana sikayet etmesi , tespitlerede bulunusu beni cok ilgilendiriyor.
Hersey insanla baslar insanla biter, Nokta
Ülkemizde insan bitmis görünüyor, hainlik revacta sanki…
AKIL SIFIR gibi…
1980 öncesinin o hararetli düsünsel catismali günlerini arar gibiyim, neredeyse.
( Yanlis anlasilmasin estirilmis terörü kastetmedim. )
Gerçekten tarihin hiçbir döneminde sermayenin zorbalığı ve fütursuzluğu bu kadar ayyuka çıkmamıştı.
Kabahat Tüketicide ve Secmende !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Kendi ülkende bile belediye otobüsünde paran gecmiyorsa bitmissin demektir !
Koyun sürüsüsün kardesim koyun sürüsü…
Yasadigim ülkede böyle bir rezillik yok !!!!!!!!!!!!