Nihat Genç
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. CHP’nin kurnazları ve hainleri

CHP’nin kurnazları ve hainleri

featured

Nihat Genç yazdı…

Özgür Özel konuşmasında Kılıçdaroğlu’nun açılım politikasını aynen devam ettiren cümleler kurdu ve açılımı destekleyen bu cümlelerin öncesinde yine kurnazca Atatürkçüyüz ifadelerini kullandı!

Yani şunu diyorlar Atatürk’ü perdeleme ve imaj ve karizma olarak kullanmaya devam edeceğiz ama HDP’nin hedeflerini üstlenip ‘açılım’ı desteklemekten dünya ve parti başımıza yıkılsa da asla vazgeçmeyeceğiz!

CHP zaten bu açılım yüzünden infilak etti ve parçalarını toplamak mümkün değil!

Hiç akıllanmayıp hiç ders çıkartmayıp kaldığınız yerden ihanete devam edecekseniz boşu boşuna neyi tartışıyorsunuz?

İstisnasız bütün CHP’li vekiller HDP’nin memurlarına dönüşmüş!

HDP kıskacından çıkacak güçleri iradeleri kimlikleri hiç yok!

Bir büyük seçim felaketi ve hüsranı yaşandı, kafa aynı kafa!

Açılım CHP için bir intihardı ve ağır sonuçları ortada parti marti bırakmadı ve enkazı üzerinden hala ‘açılım’la yola devam inadındalar!

Açılım inadı yüzünden marjinal bir partiye dönüştüler, kitleler küstü çözüldü terk etti ve parti HDP’li delegelerin kucağına oturtuldu ve tıpış tıpışçı eşekleri habire yokuşa sürmekten yorulmadılar!

Eskilerin lafıdır ‘zorlama dingili kırarsın’, öküzlük öküz öküzler çoktan uyandı ve dingil çoktan kırıldı!

Anlayamadığımız çözemediğimiz akıl sır veremediğimiz bir manyaklık sürüyor!

Bu nasıl bir kafa bu nasıl bir zihniyet açılım bataklığına gömüldükçe çırpındıkça boğazlarına kadar ihanete batmışken imdat yerine üstlerindeki çamurları yıkamak temizlemek yerine hala kendilerini bataklığa sürükleyen ‘açılım-açılım’ diye bağırıyorlar!

Her insan vücudunda balgam, safra, salya, irin, zehir şüphesiz bulunur ancat CHP’de oranlar ne kadar büyümüş beden baştan aşağı balgam ve salya! Kırk uzun yılda temiz kan çekilip yerine azar azar balgam pislik salya verilerek vücutta tek damla ‘temiz kan’ kalmamış!

Derdim CHP’nin açılımcı ihanet politikalarını eleştirmek hiç değil, yorulduk artık, eleştirerek bir yol mesafe alınacağına da inancım hiç yok, ama insan ‘bu nasıl kafa’ diye dehşete düşüyor, yani bu deliliğin kökenlerini anlamaya çalışıyor hah şudur deyip rahatlayacağım bir sebep bulamıyoruz!

Yani aynı ülkede aynı sokaklar ve siyasetler içinde birlikte yaşadığımız bambaşka kafalar var, arızasını bulamıyorsun, niye sigortası atıyor anlayamıyorsun, neden bu kadar kör bu kadar sağırlar çözemiyorsun, neden inadla ihanetin peşine takılmışlar bir anlam veremiyorsun?

Bu kafalar bir başka obje, nesne, madde? Eşyanın bilmediğimiz bir hali! Curufa mı çamura mı çöpe mi .oka mı neye benziyor çıkartamıyorsun! Siyasi laboratuvara götürüyor kimyasını inceliyorsun bir tanıdık element bulamıyorsun!

Göktaşı desen değil denizden çıkmış daha önce hiç görülmemiş bir tür yaratık desen değil, içinde su, hava, toprak, element, hiç yok, sabunla çıkmaz, yem gübrede kullanılmaz, yazsak yazılmıyor, anlatsak anlatılmıyor, terkibi nedir, biçimi nedir? Niye nefes alır bu insanlar, gayeleri nedir, dünyaya niye gelmişler, niye partideler, HDP’ye hizmet için mi maaş için mi hava olsun diye mi canları sıkıldıkları için mi, ekrandaki görüntülerinden çok hoşlandıkları için mi?

Bir acayip mahlükatla karşı karşıya kafayı sıyırmak üzereyiz!

Ne yer ne içer bu insanlar, bizim gibi ekmek mi, sinirleri beyinleri omurgaları sindirim sistemleri, derileri, kurnazlıkları ihanetleri, ulan ne acayip, kimdir bunlar?

Yahu ‘açılım ihanetiyle’ olmuyor kardeşim, daha bu inad ne, neyi zorluyorsun, eşeği yokuşa vurmaktan bıkmadınız mı, akıl, mantık, bilim, siyaset, tarih, anlayış, kanaat, tutum, zihniyet, gelenek, sosyoloji vs. buna izin vermiyor, açılım’ı siyaset yapacak kadar ülkede çamur yok, enayi yok, keriz yok, tıpış tıpışçı kalmadı!

Ulan yorulduk be, bi bitmediniz!

İrade aklın ürünüdür, beyin kendini korumak için devreye girer ve gücünü tepkisini gösterir, bir irade oluşturmak için akıldan beyinden tutarlı bir onay alacaksın! Şimdi ben kalkıp, elimde kazma, tek başıma Ağrı Dağı’nı yıkıp dümdüz edeceğim çünkü bende irade var, diyemezsiniz. Ancak elimde yüzbin tane iş makinesi buldozer kamyon var ve önümde kırk sene var, derseniz, beyin buna inanır ve iradesini ortaya koyar!

Olmayacak işe beyin irade gülüp geçer ve sizi ‘dalgaya’ alır ve size ya şizofren ya şarlatan ya da hain muamelesi yapar!

Ya kardeşim, bıkmadınız mı döndürülmekten dönmekten ulan, aynı değirmenin açılımcı eşekleri!

Seçmen olmak gönüllü bir iştir, olabilir, mümkün, elle tutulur, hayal edilebilir, planlanabilir, tasarlanabilir, yola çıkılabilir bir akıllı ve mantıklı bir cümle bir kelime duymak ve güvenmek ve bağlanmak ister, bu düpedüz kendini yiyen beynin bu saçmalığın bu takıntılı şizofrenlerin peşine niye düşsünler?

Neyin derdindesiniz ulan, açılım ihanetiyle olmuyor işte!

Açılım ihanetiyle insanlara dokunamıyorsunuz, dokunamadığınız insanları değiştiremezsiniz, değiştiremediğiniz insanların siyasetini biçimleyemezsiniz ve kızgın seçmen bu ihanet elini tutmayacağını kırk bin kez söyledi!

Ve bu açılım ihaneti seçmenleri derinden yıkıyor sarsıyor, bu açılım ihaneti AKP’ye zorunlu olarak haklılık olur verip AKP’yi iktidar yapıyor, bu ihanet açılımı, seçmende güvensizlik yarattı seçmeniniz sosyal ortamlarda sanal ağlarda artık kendini savunamıyor. Bu ihanete bir mazeret bulamıyor, seçmeniniz delirdi ulan. Bu nasıl bir ihanet: ‘biz Atatürkçüyüz, Cumhuriyet’i kuran partiyiz ve (PKK’ya özerklik/eyalet-ikinci bir bayrak ve ordusunu kurmanın yolu) açılımı destekliyoruz!

Açılım ihanetinizle AKP’nin ekmeğine yağ sürmekten yorulmadınız mı, açılım ihanetinizi ekranlayan AKP eliyle holdingler tarikatlar mafyalar elimizde bir ülke bırakmadı!

İhanet açılımı dipsiz bir kuyu, bir ortaçağ kuyusu, bir istihbarat kuyusu, içinde ejderhalar var, yılanlar var, iblisler var, HDP var, Fetö var, CIA var, hepsi partinin beynine kalbine yerleşmiş kemiriyorlar ısırıyorlar zehirliyorlar ve kitleler ‘felç’! Eli ayağı tutan yürüyebilen bir fikir söyleyebilen mecalde tek bir organı kalmamış, bu kangreni bu tümörü kesip atacak güvenilir tek bir cerrah yok!

İşte bu kafayı anlamaya çalışırken dünkü gün muhalif ekranlarda hakiki İslam öz İslam yorumları yapan İhsan Eliaçık denen şahsın bir twitine şahit olduk!

Twit, ‘mantığın .mına koyma olimpiyatlarında’ birincilik kazandı!

Twit şu, -Yılmaz Güney’e katil diyenler Musa Peygambere neden katil diyemiyor, diyemezsiniz’

Böyle bir cümlenin kurulduğu bir ülkede yapacağınız en hayırlı iş gidin kendinizi gökdelenden aşağı atın yoksa bu ‘mantığın’ yaşadığı bir ülkede hiçbir şey konuşamazsınız!

İslamcı siyaseti habire eleştiren bu arkadaşa söylemek lazım İslamcılar da aynı mantıkla 12 yaşındaki kız çocuklarını kendilerine helal eş görüyorlar!

Hem İslamcı iktidarda hem (güya) muhalefette üç hadis iki ayet okuyup kendilerini allame sananların ortaçağındayız!

İlahiyat ve imam hatiplerde sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi, vs. okutmadan üç ayet iki hadis okutarak gelinen deliliğin zirvesini yaşıyoruz!

Üstelik arkadaş twiti attığından bu saate kadar kendisinin alaya alınması dalga geçilmesi zekasıyla haklı olarak .aşak geçilmesine rağmen inadım inad iddiasını aynen sürdürüyor, o da katil bu da katil, ne var canım, demeye devam ediyor!

Bu arkadaşa birileri A eşittir A değildir, öğretmeli, çünkü birinci A’nın zamanı olayı nemi şartları ve metafizik ezoterik atmosferi başkadır ikinci A’nın zamanı saati şartları kimliği farklıdır, iki farklı A’yı mukayese etmek delilerin işidir!

Çünkü arkadaş dogma sahibi, dogma sahipleri ise, mantık felsefe bilim hiç okumasın, yararı hiç görülmemiştir! Dogması şu: Yılmaz Güney’i savunmak!

Yılmaz Güney’i savunmak için Musa Peygamber yakıştırması, hayırdır?

Yani dogmasında da dogmanın kökenine inmiş dogmasına evliya peygamber dokunulmaz üstün ulaşılmaz tartışılmaz bir metafizik bir derinlik katıyor!

Yılmaz Güney’i savunmak o kadar mı zor, ki, kafatasınız çatlıyor, beyniniz iflas ediyor!

Bakın, Yılmaz Güney’in en yakın arkadaşları Yılmaz Güney’i şöyle savundular, 70’li yılların ortalarına kadar Yılmaz Güney solcuydu ve biz onun solcu arkadaşları olarak yanındaydık! Yılmaz Güney’in sineması Yeşilçam kalıplarının çok üstündeydi ve biz de o sinemada yanında olmaktan gurur duyduk! Ve Yılmaz Güney’in arıza kriminal kabadayı kimliğinin savunabilir tarafı hiç yoktur! Ve 1980’den sonra Yılmaz Güney açıkça Kürdistan diyerek en yakın solcu arkadaşlarını da ikilimde ve sessizlikte bırakmıştır! Ve güneydoğudaki jandarma dipçiği ve insan hakları ihlalleri insan hakları savunuculuğu görünümündeyken bu solcu arkadaşlar da rahattılar ancak doğudaki insan hakları ihlalleri vicdanı çok geçmeden PKK’nın bağımsız devletine bağlanıverdi! (En yakın arkadaşları, diyorum, telefon ederseniz adlarını söylerim!)

Ve Yılmaz Güney kimliği sol harekette büyük bir kırılma yaratmış, solcular şöyle bir yol ayrımında kalmıştır, önce proletarya-enternasyonel devrim mi yoksa önce Kürdistan’ın bağımsızlığı mı?

Saf solcular PKK’ya destek verirken şöyle akıl yürüttü, önce PKK devleti kuracak ve sonra doğuda sanayileşme başlayıp işçi hareketi büyüyecek ve sonra proletarya devrimi gerçekleşecek, gülmeyin!

Diğer saf solcular, halkların kendini yönetmesi PKK’yla başlayacak ve bu hareket bölge bölge dünyaya yayılıp dünya halkları kendi bağımsız devletlerine kavuşacak, gülmeyin!

Sonra liberaller ve İslamcılar işbirliği ‘açılımlar’ başladı ve bu saf solcular birden liberalleri alkışlamaya hatta AKP’nin Oslo sürecini müjdelerin müjdesi devrimlerin devrimi olarak kabul ettiler!

Lütfen gülmeyin, sonra, şöyle siyasi gelişmeler oldu, adına TİP denilen sol ve devrimci parti, HDP’nin yedeğinde HDP’nin hamiliğinde HDP’nin vasiliğinde parti kurdu! Sorun şurada, bir devrimci parti emperyalist Amerika ve Batı’ya karşı olması lazım, ancak gelin görün ki HDP’nin ağzından Amerika’ya ya da holdinglerine ya da onun düşünce derneklerine ya da onun sivil örgütlerine tek bir laf duyamazsınız, zaten, eşcinsellik ve feminizm ve bir çok konuda bu fonlar ve sivil denilen ajan kurumlarıyla ‘ortak fonlarla’ ortak politikalar gerçekleştiriyorlar, şu anda internetteki gazetelerinin fonları da zaten buradan geliyor!

Gülmeyin, HDP, bu zırvalar ve dogmalarla sol’un göbeğini kendi göbeğine bağlayarak Türk Solu’nu tarihten düşürdü, işlevsiz ve kukla ve şebek ve maskara haline sokuverdi!

İnsan hakları hepimizin haklarıdır, ancak güdülenmiş örgütlenmiş ve dışardan fonlanmış bu insan hakları ihlal raporları ve bildirileri vicdani bir sıkıştırmayla sol kitlelerin göbeğini de azar azar yavaş yavaş HDP’nin kucağına doğru attı, ve ortada ‘devrimcilik’ adına hiçbir şey kalmadı, varsa yoksa etnik bölücü HDP!

Tabii kırk uzun yıl kafalara çakılan katil devlet vurgusu ve süreç içinde bir de hapis yatmış ya da gözaltına alınmışsanız ya da adım çıksın şöhret olayım diye bildirilere imza atmışsanız, kıvamınız hazır hale gelmiş demektir!

HDP, CHP’yi de göbeğinden kendine bağlayarak CHP’yi kuruluş ilkeleri ve kurucu meclisinden ve altı ok’undan yani tarihten düşürdü?

Yani Musa Peygamber yakıştırması gibi bir saçmalığı bu ülke kolay kazanmadı, kırk uzun yıl süren vicdani sıkıştırmalar ve yönlendirmeler ve solcuları muhalifleri devşirmenin getirdiği dogmalar ve saçmalıklar ve şarlatanlıkların zirvesi!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. A, A değildir mi? A’ya da A diyemeyeceksek… fikirlerin çoook doğru, fakat argüman buraya oturmadı abi, ne demek istediğini anlıyorum haklısın fakat temellendirdiğin bu ufacık özdeşlik yasası karşıtlığın buraya uymadı canım Nihat Abimiz

    Cevapla
  2. 20 Eylül 2023, 11:33

    Nihat bey, Chp’yi yazmaya hic gerek yok, tarihin coplugune karistilar ama farkinda degilmis gibi yapiyorlar. Ruhu seytana satmis siyasetcilerle ugrasmak cok gereksiz..

    Cevapla
  3. 20 Eylül 2023, 18:46

    Çok yaşa Nihat Genç Ağabeyim çok yaşa!

    Cevapla
  4. eşcinseller eziliyorsa onlar da savunulabilir
    tip de bunu yapıyor yaptığı meşru ve doğrudur
    sağcısı solcusu zavallı eşcinselleri diline dolamış utanc verici

    Cevapla
  5. 20 Eylül 2023, 21:50

    Çok güzel bir analiz. Tebrikler

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!