Nihat Genç yazdı…
‘Kararsızlar ‘ daha geçen sene yüzde 28 çıkıyordu ve bunca ekonomik felakete rağmen sağa-sola hiç dağılmadı. BUHAR OLUP UÇMADI. Ve gittikçe katılaşıyor ve gün geçtikçe büyüyor ve kararsızlar gittikçe anlam ve mana kazanıyor ve siyasi bir isyan’a dönüşüyor ve kararsızlar siyasi bir gerçeklik ve kişilik kazanıyor!
Olacak iş değil ‘kararsızlar’ iktidar partisinden de büyük ve ama kararsızlar’ı masaya yatıran tek bir adem kulu yok!
İktidar partisinin elli tv kanalı her gün non-stop beyin yıkıyor ve buna rağmen iktidar partisi ‘kararsızlar’ı zırnık ikna edemiyor!
Ve Kararsızlar, çığ topu büyüyerek tepeden siyasetin ocağına çatısına başına doğru bir felaket(!?) gibi iniyor!
Son iki yıldır CHP’nin birçok muhalif tv kanalları var, yani dünden daha etkili daha seri yayınlar yapıyor, Halk TV ve Tele 1 ve KRT ve Sözcüsü ve Cumhuriyet’i…
Buna rağmen CHP yüzde 20-22’sinin üstüne, bunca siyasi ekonomik felakete rağmen bir puan koymuş değil.
Muhalefetin her akşam non-stop ‘millet öldü, bitti’, ‘dolar patladı’, ‘millet dayanamıyor’, ‘ülke felakete sürükleniyor’ vs. yayınlarına karşı ‘kararsızlar’ kılını kıpırdatmıyor ve tek puanlık destek vermiyor!
Anlaşılmadı, galiba!
Kararsız demek kendisine sunulan siyasi tercihleri onu da bunu da beğenmeyen demek!
Hem iktidarı hem muhalefeti beğenmiyorum, demek!
Kararsızlar direniyor ve gün ışıldıyor ve kararsızlar muhalefetin ve iktidarın oyunlarını-tezgahlarını artık yemiyor!
Ve kendileri için bu çok sert acı gerçeği, hem muhalefet hem iktidar ‘kararsızlar’ın neden büyük patlama yaptığını söylemiyor- söyleyemiyor.
Bunca siyasi felakete rağmen Kararsızlar’ın neden gittikçe büyüdüğü gerçeği üzerine program yapamıyor üstüne konuşamıyorlar, şöyle, çaktırmadan üstünden atlayıveriyorlar, laf arasında geçiştirip önemsiz gibi, birazdan dağılırlar gibi, hiç bir şey olmamış-olmuyormuş gibi davranıyorlar!
Oysa seksen yıllık sandık-seçim tarihimizde ‘kararsızlar’ın en büyük parti oluşu siyasetin ters-düz olduğunu ASLA GÜVEN VERMEDİĞİNİ çıplak bir şekilde anlatan çok büyük isyanvari siyasi bir gerçek!
Kararsız dediğin vurdumduymaz apolitik kitleler değil demokrasi ve sandık’a inanmayan anarşist kitleler hiç değil.
Aksine kötü yönetimin acılarını en çok ve derinden hissedenler!
Hem muhalefeti ve hem iktidarı beğenmediklerine göre, kararsızlar, gerçek seçmen, sorumlu seçmen, ülke bekasını düşünen, milli iradeyi temsil eden, gibi, bu tariflere daha çok yakın.
Ve kararsızlar’ın sımsıkı kararsız duruşları üzerinden topa giren anketçi-medya-siyasetçi neden yok! Ve belki de içimizde en öfkeliler ‘kararsızlar’, belki de ‘balataları yakıp sıyıranlar’ kararsızlar, belki de kudurmuş pusuda bekliyorlar.
Belki de ülke ve siyasete ve devlete güvenlerini tamamen kaybetmiş bu kitlelerin yularını pek yakında Hitlervari Stalinvari bir deli ele geçirir ve çok daha vahimi iç çatışmalarda çok daha fütursuzca kullanılırsa diye de hiç endişe eden yok!
İşleri güçleri manipülatörlük olan anketçi tayfası nasılsa son güne kararsızlar kerhen tıpış tıpış dağılır ve erir diye bekliyorlar!
İyi de ortada büyük bir siyasi ‘boşluk’ yok mu?
Bugün için en büyük parti olan ‘kararsızlar’ mevcut siyasi tabloyu redettiği ve kendisine sunulan siyasi tercihleri kararlı şekilde protesto ettiği açık değil mi?
Hiç değilse bir zahmet bu siyasi tablonun neresini redettiğini söyleyiverin!
Ve neden kararsızlar’a hır gür çıkartmadan biraz sonra dağılacak kararsız bulutlar gibi bakılıyor ve neden kararsızlar’ın ülkenin bekasını temsil ettiği ve dayatılan siyasi projeleri ve isimleri bugüne kadar neden ve ne adına hiç beğenmediği üzerine laf edilmiyor ve neden ‘kararsızlar’a, şimdilik çok sinirliler seçime doğru bir tarafa yanaşır yumuşarlar diye bakılıp bu amansız sosyal-siyasi gerçeğin üstünden atlanıyor!
Ve hem muhalefet hem iktidarın kararsızlar’ı teskin edecek yola getirecek tezleri projeleri yüzleri olmadığını söyleyebilecek bir dürüst adam yok mu bu koca memlekette!
Yani yüzde otuzluk kararsız kitle yüzde bir dahi olamamış Davutoğlu ve Babacan’dan daha önemli bir siyasi oluşum değil mi, ki, sabahlara kadar yüzde 0,5’ları konuşuyorsunuz da yüzde otuzlara varan ‘kararsızlar’dan tek kelime acaba neden etmiyorsunuz!
Çünkü tezgahla manipüleyle hala kararsızlar’ı kandırırım keriz yerine sokarım diyecek kadar küçük beyinlerinizi kararsızlar bizden iyi görüyor!
İktidar ve zenginlikleri aralarında üleşmiş bölüşmüş dağılmaz çözülmez denilen AKP’nin çürüyüp çözülmekte olduğu bir gerçek, ve tarihin en büyük ekonomik bunalımları-krizleri yaşanıyor bu da bir gerçek, ve ama kararsızlar bir yerden çıkıp diğerine neden gitmiyor!
Kendi tarihini ve kendi tüzüğünü inkar edip vatanseverleri ve cumhuriyetçileri kovmuş CHP’yi de tercih etmedikleri çok açık bir gerçek.
Liberalleşip fetö ve PKK’yı dahi meşrulaştırmaya başlayan sözde kemalistler de bu alçaklıklarına rağmen CHP’ye bir puan dahi katamadıkları gerçeğini kendilerinden dahi gizledikçe rezil rüsvay oluyorlar!
Halk TV ve Tele 1’nin ve Sözcü ve Cumhuriyet’in kesintisiz mutlak şekilde iman ettiği CHP artı HDP eşittir matematik formülünün de hiç bir işe yaramadığı ortada, yine narsist egoları şişmiş her şeyi bilen ağbiler akıllanmış hiç değiller!
Çok inandırıcı olsun diye anketçiler istatistiği siyasiler matematik diliyle konuşuyor hesaplar yapıyor ve ama ‘kararsızlar’ oralı olmuyor ve çok inandırıcı olsun diye hergün Türk bayrağı sallayıp her gün Atatürk’ün arkasına saklanıyorlar ama kararsızlar yine hiç oralı olmuyor!
Ve istikrarlı şekilde çığ gibi büyüyen kararsızlar’ın gücünü görüp kendi siyasetini revize eden, kendine gelen, silkelenen, dayattığı politikaları şaibeli politikacıları, gözden geçiren de yok!
Her iki taraf da inadım inad diyor ve dedikçe ‘kararsızlar’ gök cisimi gibi dünyaya yaklaşıyor!
Entrika dolu bu siyasi filmde kararsızlar dışında herkes zanlı ve şüpheli ve şaibeli ve suçlu ve iki yüzlü ve işbirlikçi ve düzenbaz ve kendini bir şey sanan ego manyağı narsist!
Son günlerin ünlü filmi Yukarı Bakma (don’t look up) filmi, gelmekte olan bir gök cismine umarsız kalan medya ve siyaset düzenini eleştiriyordu.
Gerçek, gelmekte olan gök cismi: ‘kararsızlar’… Ve filmde olduğu gibi kimse yukarı bakıp gelmekte olan ‘kararsızlar’ı görmek istemiyor hala ellerine Atatürk posteri almış istatistikçilik ve matematikçilik oynuyorlar!
Filmde, siyasi ve teknolojik ve liberal düzenin sahipleri sonunda dünyaya çarpacak gök cismi karşısında buldukları tek akıllı yol kendilerini ‘dondurmak’!
Şişmiş egolarını dondurmak, bilmişliklerini dondurmak, sayılara-matematiğe imanlarını dondurmak ve kendi düzenlerini dondurmak!
Aynen, siyasetimiz gök cismine karşı bir karşı hamle yapma yerine, kendilerini ‘dondurmuşlar’, aynı politikalarını aynı simalarını aynı dayatmalarını, tıpkı filmdeki gibi, ekranlarına ve paralarına ve sahibi oldukları teknolojiye güvenerek ve bilmişçe kendilerini kurtarmanın tek yolu zamanı ve kendilerini dondurmayı seçmişler!
Ve anketçiler-medya-partiler, kendilerine ‘sanal’ bir ‘metaverse’ evreni kurmuşlar.
Ve anketçiler-medya-partiler, sanal evrenlerinde kendi aralarında gölge, cinler, çizgiler, ışıklar, yalanlar, düzmece, uydurma, algı, manipüle, sosyal medya hesapları, tröllerle, alayı bir ‘metaverse’ evreninde sabah akşam beyin yıkıyor beyin dağıtıyorlar, kararsızlar’ı ikna için..
Yani anketçiler-medya-partiler, bu üçlü, kararsızlar karşısında çıkar birliği yapmış, kararsızların ne istediğini söylemiyorlar, aksine, kararsızlar’ı anket-manipüle-algı-ekran oyunlarıyla ve AKP yöntemleri yalan-tezgah-kumpas-hile-ikiyüzlülükle kafeslemeye çalışıyorlar!
Peki ‘kararsızlar’ı neden ikna edemiyorlar, çünkü, kararsızlar, AKP’yi iktidara taşıyan güçlerin AKP’nin iktidar olabilmesi için Fetö ve PKK’yı yanında-içinde taşıması şartı getirmişlerdi ve şimdi, aynı güçler muhalefete aynı taşıma görevi verdiler, yani kararsızlar, muhalefetin Fetö ve PKK’yı da yanında taşıdığının farkında, yani, değişen bir şeyin olmadığının farkında…
Ve o yıllarda Fetö ve PKK’yı AKP’ye taşıtmak için liberaller görevliydi şimdi de CHP’nin Fetö ve PKK’yı taşıması için sözde kemalistler görevli.
Kararsızlar herşeyin farkında, işte bu yüzden büyüyor!
Yani anketçiler-medya-partiler (metaverse evreni) siyasi daireden çıkmış kararsızlar’ı tekrar dayatılan düzen partilerinin kafeslerine sokmakla meşguller!
Yani ‘kararsızlar’a sokak köpeği muamelesi yapıyorlar, derhal barınaklara alınmalı, derhal aşılanmalı, olmadı itlaf edilmeli, olmadı, cebinizde köpek maması taşıyın ve kararsızlar saldırıya geçerken önlerine yem koyup sakinleştirin! Olmadı ‘dışlayın’, olmadı ‘siyaset sahnesinde’ kararsızları siyasi kişilik yerine koymayın!
Oysa kararsızlar, anketçi-medya-partiler, bu üçgene, hiç inanmadığı için kararsız, muhalefetten farklı görmediği için kararsız!
Yani bu filmde saygı ve güven duyulan bir siyasi kahraman kalmadığı aşikar!
Siyaset dilini istatistik ve matematik gibi nesnel ve kesin bilimlerle manipüle etmeye çalışanlara karşı bir isyanın adı: KARARSIZLAR!
Metaverse, sanal evren, ne demek, tasarlanmış kurgu demek, eski Drakula filmleri de kurguydu ve mekan eski bir şato ve harabe evdi ve içinde tekinsiz anlamsız sesler gelirdi, yani, bir korku filmi.
Anketçiler-medya-partiler, evi-sahneyi-siyaseti-medyayı hayaletler gibi ele geçirmiş..
Filmdeki şu tuhaflığa bakın: gulyabani hayaletleriniz de nedense istatistik ve matematik dilini kullanıyor!
Ve ama gerçek olan ‘kararsızlar’ı yine ürkütüp tırsıtıp korkutup esir alamıyor ya da evi satmaları evden kaçmaları mümkün olmuyor!
Ve hayaletler (iktidar-muhalefet) işbirliği yapıp evin odalarını aralarında bölüşmüş, bir tarafta yolsuzluğa doymayan hayaletler diğer tarafta aşikar bölücü şaibeli isimler ekranlarda ve diğer tarafta bin kez boka batmış rezil siyasiler, diğer odada hiç güven vermeyen hep dayatılan siyasiler!
Filmde tek gerçek: evin sahibi ‘kararsızlar’ bu düzmece siyasilere pabuç bırakmıyor!
Adayları sahte buluyor, sunulan dayatılan ve gösterilen projeleri ve isimleri şaibeli ve güvenilmez ve ikiyüzlü buluyor!
Ve kararsızlar, tekin olmayan bu ucube gulyabani yaratıkları bu eve kimlerin soktuğunu kimlerin dayattığını çok iyi biliyor!
Ancak her işgal edilmiş her gasp edilmiş ülke gibi, kararsızların siyasi düzeni-medyayı-meclisi ele geçirmiş bu insanlık dışı bu gerçek dışı bu korkunç yaratıklara gııış gııış diyecek siyasi bir partisi ve siyasi bir gücü de yok!
Bu yüzden siyaset sahnesinde kısır döngü kör savaş ve tekrar ve eski düzen ve hiç bir şey düzelmeyecek ve hepsi aynı .okun soyu inancı, burada ülkenin geleceğini umutsuz ve kördüğüm haline getiriyor!
Yani cinler arasında anlaşmış.
Cinleri sahneye sokan güçler de arasında anlaşmış.
Siyaset dışı bu varlıkların tek ortak amacı var, kendi düzenlerini (holdinglerini-müteahhitlerini-açılımlarını-helalleşmelerini-fetöcülüklerini-kriptolarını-şaibelerini-tarikat düzenlerini vs.) sürdürmek!
Kararsızlar, işte bunun farkında olduğu için kararsızlar.
Kararsızlar medya düzeni marifetiyle siyasi oyuncuları dışardan arkadan bir elin kendilerine dayattığını bildiği için, kararsız!
Kararsızlar, bu filmi, daha önce gördüğü için kararsız!
Kararsızlar, kendi milli iradeleriyle göz göre göre dalga geçildiğini bildikleri için, kararsız!
Kararsızlar, ülkeyi mahveden güçler, tarikatlar-fetö-PKK ve yağmacı-talancı’ların iktidar ve muhalefette aynen yerlerini koruduğunu bildiği için, kararsız!
Kararsızlar, bu siyasi düzenin, hiç bir şeyi kökünden değiştirmeyeğini ve siyasetçilerin kendileriyle alay ettiğini .aşak geçtiğini gayet iyi bildikleri için, kararsız!
Geçen günlerde sınavı birincilikle kazanmış bir öğrencinin mülakatta haksızca elenmesine isyan eden Kılıçdaroğlu Milli Eğitim Bakanlığı kapısına dayandı, çok haklı, ancak, asıl muhalefet etmesi gereken yüzde otuzluk kararsızlar yerine birileri muhalefetin birinci partisi diye kırk yıldır yerinde çakmış-sınıfta çakmış CHP’yi muhalefetin başına koyuyor. Yani biz kararsızlar ezici çoğunluk olduğumuz halde bizi sınıfta bırakıp siyasetten kovuyorlar ve sayın Kılıçdaroğlu’na da gizli bir el torpil yapıp ana muhalefet yapıyor. Acaba biz, kime isyan edip kimin kapısına dayanmalıyız!
Aslında “kararsızlar” değil de “seçeneksizler” desek daha doğru olur. Çünkü bu insanlar kararsız değil kararları var ve kararları da şu :Atatürk devrimlerine geri dönüş. Şu anda Türkiye’de bu düşüncede bir parti zihniyeti olmadığından kendi düşüncelerine uygun bir parti seçeneği yok , bundan dolayı da adları “kararsızlar” oluyor. CHP Atatürk’ün kurduğu parti idi ve böyle de biliniyor. Ancak şu anki CHP Atatürk’ün kurduğu CHP değil. Başka düşünceler tarafından işgal edilmiş durumda. İşta tam da bu yüzden “kararsızlar” değil de “seçeksizler” demek daha doğru.
Düşüncelerimizi dile getirmişsiniz, içim ferahladı okurken. Çok teşekkürler.
Yazınızda “KARARSIZ” olarak adlandırılmış ama gerçekte tıpış tıpış olmayan “KARARLILARI” çok güzel anlatmışsınız. Sağ olun. var olun.
Kararsızlar oy verecek bir aday bekliyor. Adaylar belli olduğu zaman ortaya çıkacak dürüst güvenilir aday seçimi kararsızlarla kazanacaktır.
Allah razı olsun abi içimizdekileri dökmüşsün.Ancak bize bir baş lazım ,tek biradam( Cem Gürdeniz ,sen veya Banu Avar) veya bayan artık yeter abi ,Ülke yönetimi dahil tüm belediyelere talibiz .Atrık yeter.
Bence çok tarihi günlerden geçiriyoruz. Bu sebeple sizlere çok iş düşüyor. Bu kararsızlara liderlik yapacak tek sizsiniz Nihat bey.
Diyarbakır’dan selam ve saygılarımla…
Canımızsın Ağabeyim. Sen de olmasan kim sesimiz olacak. Ayağına taş değmesin Ağabeyim.
Cem Gürdeniz cumhurbaşkanı olmalı
Onlara göre “Kararsız” Biz’e göre “Kararlı”. Kararımızın ne olduğunu sayın Genç biliyor. Bilmeyenlere anlatırız. Eşofmanlı Şevket Hoca misali: ” Biz bunları Malazgirtte anlattık, Kosovada anlattık, Sakarya’da, İzmir’de, Gezi’de anlattık ” : )
Sözün ustası, siyasiler tarafından temsil edilmeyen, seslerini duyuramayanların sesi ve sözünü yazmış. Boyun eğmeyenlerin sesi olmuş. Anketlerde kararsız olarak nitelenen ancak “ne istemediğinde” gayet kararlı olan kitlenin sesi. Menüye bakıp “başka bir seçenek yok mu” diye sorma “cüret”tini gösterenlerin sesi… Bu ses ne güzel bir sestir. Bu sese tarih boyunca evren duyarsız kalmamıştır.
Biz karlıyız çünkü bu milleti tekrar aydınlıya çıkaracak tam bağımsızı olabilmemiz için karma ekonomiyi savunan, sağ ligin, eğitimin, kamunun olan, yeniden planlamalı kalkınma, notaya hayır değen kitleyiz, Mustafa Kemal’ın yolunda şiar etmişlerdir
“Ortancalar” adlı şaheseri okuduktan sonra aklımdan ilk geçen “Ana muhalefet” olan Kararsızlar’a nasıl ulaşılabilir konusu idi.
Demek ki kararsızlar sizleri dikkatle izliyormuş. Teşekkür ederim
Çok özel bir yazı bence evet o kararsızlar bizleriz hiç bir partiye oy atmadım yıllardır atmayacağımda sürünün chp ve hdp liler daha fazla zam yapılsın herşeye benzin 100 tl olmalı benim için farketmez ne zaman sizler YÜCE ATATÜRK çizgisine geleceksiniz imamları, kılıçdarları göndereceksiniz partiden o zaman bakarız acırız belki :-) sizide kutluyorum Nihat Genç bu yazıdan dolayı tekrar
Munafiklar iki kutuplu sistemi tercih etmistir hep. Basortulu bacima isediler, camide bira ictiler, hop gelsin oylar. Ataturk’e hakaret ettiler, hop gelsin oylar. Dusmanimin dusmani dostumdur gibi pis bir ideoloji uzerinden nemalanirlar. Akp ve feto ortakligi, Akp ve Hdp ortakligi bunun guzel bir ornegidir. Chp ve Hdp ortakligi da guzel bir ornektir, Nato istiraki IYIP de. Bir kararsiz olarak su anda Umit Ozdag bana en yakin geliyor. Umarim sonradan o da bir satis yapmaz. Umit Ozdag bu yetkiler ile baskan olabilirse, Mansur Yavas da baskan yardimcisi olabilirse ilk iki yil yapilacak topyekun temizlik sonrasi guzel gunler bizi bekliyor olabilir.
güzel yazı
Tam bizleri ortaya koymussunuz sayin Genc.
Kararsızlar denilen kitlenin içinde PROTESTO oyu var ki bazen PROTESTO oyu kitlesi KARARSIZLAR denilenler daha fazla çıkıyor. Mesele böyle ele alınırsa toplamı ana muhalefet partisinden daha büyük olan bu kitlenin içinde, geçmişte Türkçü diye, Müslüman diye AKP’ye oy veren Türkmen ve Yorukler bulunmaktadır. Kararsizlar denilen Türkmen önce PROTESTOcu ya katılacak. Sonrasında kendi yolunu cizecek: Mili Türkmen Cephesi
ağabey on numara yazı olmuş. Tam bizleri anlatmışsın… Kalemine yüreğine sağlık esenlikler diliyorum.
O kadar haklisinizki sizi sonuna kadar her kelimenizi destekliyorum. İnşallah gercek bir lider çıkarda bizi bu cendereden kurtarir sevgi ve selamlar.
Kararsızları, biri değirmenciyle diğeri kiremitçiyle evli olan baba ya benzettim birden. Rivayet odur ki kızlardan değirmenci ile evli olanı; “babacığım bu yıl yağmur çok yağarsa zengin olacağız” derken, kiremitçi ile evli olanı “babacığım bu yıl yağmur az yağarsa zengin olacağız” babalarına beklenti ve ümitlerini dile getirirlermiş. Kızlarının bu vahim ihtiraslarına içerleyen baba dert yandığı bir arkadaşına kızlarının söylediklerini anlatıp şöyle demiş “bizim kızlardan birisi y.ğımın b.na s.cacak ya dur bakalım ne olacak”. Kıssadan hisse işte.
Ben de o kararsızlardanım malesef
Haydi bre efeler! Bütün efeler de kararsızlarda. Selam olsun efe ruhlulara.