Nihat Genç

Misyon

featured

Nihat Genç yazdı…

Elimde Mehmet Erdoğan’ın ‘Said Nursi ve Risale-i Nur Gerçeği’ adlı kitabı var, 150 sayfa!

Mehmet Erdoğan, imam hatip ve ilahiyat fakültesi çıkışlı ve diyanet vakfında uzun süre çalıştı ve edebiyatçı tarafı baskın!

Muhteşem bir kitap, her türlü övgüyü hak ediyor, kitabın tek eksiği, çok geç kalması!

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a Saidi Nursi gibi bir şizofrene hala niye sahip çıkıyorsunuz diye altından kalkamayacağı çok zor sorular soruyor!

Kitabın özeti şu, 1960’lı yılların başında Diyanet İşleri Başkanlığı Saidi Nursi’yle ilgili üç küçük kitapçık yayınlar ve bu kitapları bir daha yayınlamaz ve ayrıca bu kitapları yayınlayanlardan biri gizemli şekilde ölür ve diğerleri de ömür boyu korkudan bir daha konuşamaz ya da susturulur!

Yani, Diyanet, Saidi Nursi’yi, 1960’lı yıllarda, şizofren, sapık, meczup, yalancı, sahtekar, riyakar, hain, ve din dışı ilan ettikten sonra, bir, bu kitapları bir daha niye yayınlamaz, iki, Saidi Nursi’yi hala niye koruyor, diye ağır sorular sorar!

Bahsi geçen kitapçıklar risalei nur metinlerini satır satır incelemeye alır ve görülür ki, bu adam Kur’an ayetlerini ebced hesabıyla yorumlar, yani, hurafeliktir bu, harfleri sayılandırıyor ve topluyor ve bu sayılardan bir keramet ve mucizeler çıkartıyor!

Ve Saidi Nursi ebced hesabıyla nur ve nurcuların ve risalei nurun Kur’an’da müjdelendiğini ortaya çıkartıyor ve aynı sayı hesaplarıyla Saidi Nursi geçmişteki tüm alimlerden daha üstün çıkıyor ve yazdığı saçmalıklar da Kur’an’ın süzülen özü-sızıntısı ve kendisinin de müjdelenmiş olduğu, ve nicesi işte 1960’lı yıllarda Diyanet’in henüz tahrif edilmemiş risalei nur incelemelerinde ortaya koyulur!

Kitap, bilimsel bir çalışma! Risale-i nurda evvelce neler söylenmiş sonra neler tahrif olmuş ve kendine mehdi mesih peygamber süsü veren bir delinin kitapları nasıl oluyor da Kur’an’ı Kerim’in yerini alacak raddeye gelebiliyor ve ötesi, bu tımarhanelik deli nasıl oluyor da zamanla geniş kitlelerce ve siyasiler tarafından kabul görebiliyor!

Bir kitabı çok kolay hiç övmem, Mehmet Erdoğan, Diyanet’in 60’lı yılların başında yazdığı kitapçıklar üzerinden bugüne kadar Saidi Nursi üzerine yapılan çalışmaların hepsini istisnasız şekilde aşmış!

‘Kur’an’ın yerine geçen-geçirilen’ bu şizofrenin kitaplarını kimler el üstünde tutmuş ve ya da susmuş ya da Diyanet ve islam aydınları neden dine yapılan bu ağır saldırıya kırk uzun yıl karşılık hiç vermemiş!

Kısaca risalei nur metinleri üzerinden bir efsane ve masal uyduruluyor ve İslam dışı bir ‘zümre’ yaratılıyor ve bir mehdi mesih pompalanıyor ve bu zümreyi ortaya kimler ve hangi süreçler çıkartıyor, tıss yok!

Kitabın en şahane bölümü ise, sonunda, 1980’li günlerde, Saidi Nursi denilen bu deliyi-şizofreni bilimsel bir kisve altında moda edip özellikle liberal sol aydınlara piyasa eden Şerif Mardin’i masaya yatırıyor!

Evet, Türk tarihinde en akıl almaz aydın ihanetlerini derecelendirsek ihanetin birinci sırasına Şerif Mardin’in bir tımarhanelik deliden Cumhuriyet’i yıkmak için icad ettiği Saidi Nursi kitabı gelir!

Apaçık tahrifat ve saçmalıklarla ve din dışı sapık yorumlarla dolu risalei nur metinlerinden, Şerif Mardin, modern sivil bir kahraman yaratır ve sağ ve sol liberal aydınları da Saidi Nursi’ye meşruiyet kazandırarak peşinden sürükler!

Risalei Nur’da kadınlara ilişkin tek satır yani kadınlar hiç yoktur ve Risalei nur kitaplarında modern diye algılanabilecek bir elektrik ve bir radyo kelimesi vardır, işte Şerif Mardin elektrik ve radyo kelimesinin varlığından ‘modern ve sivil’ bir kurtarıcı inşa eder, işte Türk aydınları da hala risalei nur gibi deliliklerden kahraman yaratan bu adama bilim adamı diyebiliyor!

Bu deliler ve sonra casus şebekesi hayatımın 15 yılını yedi, operasyonlar başladıktan sonra edebiyatçılığımı bırakıp bu casus şebekesine karşı aralıksız kavga verdik!

Ama dert anlatamadık, çünkü, eski arkadaşlarımız Şerif Mardin’i bilimsel ve modern ve Türkiye’yi ve çağını aşmış dokunulmaz laf söylenmez bir büyük bilim adamı olarak görüyordu ve çoğu hala öyle görüyor, yani Şerif Mardin gibi şöhretler gerçekte aydınlarımızın aşağılık komplekslerini bilim kisvesi altında çok iyi sömürmüşler ve kullanmışlar!

Oysa Şerif Mardin görevliydi, görev, misyon demek, ve metinlerinde cemaate misyon görevi veriyordu ve bu misyon kelimesini tarihten bulup çıkartıp Şerif Mardin’in kalemine dolayan da Bernard Lewis’dir!

Bernard Lewis Fatımilerin haşhaşi dediğimiz casus şebekesini misyon kelimesiyle tanımladı ve kavramlaştırmıştı!

Misyon, yani, ‘hizmet’ (cemaatin diğer ismi) önce İngiliz’in sonra Amerikan’ın misyonu oluverdi!

Siyonist tarihinin en büyük akıl hocası Bernard Lewis bu misyon için Türkiye’de hangi holdinglerimiz ve hangi siyasilerimizle ilişkiler içindeydi, işte yazıp çiziyoruz!

Ve Tayyip Erdoğan, sanki başına bu felaketler hiç gelmemiş gibi Saidi Nursi’nin ölüm yıldönümünü kutlayabiliyor ve hala siyasiler ve Diyanet’in kendine peygamber süsü veren bu şarlatan deli Saidi Nursiye karşı laf söyleyememesi, bize ne anlatıyor?

Bize, ‘misyonun’ görevinin başka katmanlarıyla devam ettiğini gösteriyor!

Neydi bu misyon, paralel devlet nedir iç içe geçmiş matruşka bebekleri!

15 Temmuza geldiğimizde paralel devletin ne olduğunu İslamcılar da öğrenmiş oldu, ancak ‘paralel bu yapı’, sadece Fetöcülere ait bir yapı değil!

Paralel yapı artık her yerde, yani, tarikatların da paraleli kuruldu, CHP’nin de paraleli kuruldu yani Atatürkçü Düşünce Derneği gibi neyse işte yapıların da ‘paraleli’ kuruldu, aklınıza gelen siyasetlerin hepsinin sahteleri kuruldu, ‘misyon’ tarafından, orduların da hukukun da sahteleri matruşkaları ‘misyon’ tarafından kuruldu!

İsteseniz de kırk yıl uğraşsanız da artık bu pirincin taşını ayıklayamazsınız!

Misyon, Cumhuriyet’i yıkmak için altmış-seksen yılda inşa edildi!

Misyon, İsrail’e hizmettir, uluslararası sömürgeci şirketler ve siyonist şirketlere hizmettir, ve misyon bitmez, holdinglerden aydınlarınıza siyasetinize ve Şam’ın fethine kadar, ve el koyulan yağmalanan köylerinize yaylalarınıza kadar, misyon her yerde!

Misyon, sadece örgütleri değil, kafaları zihinleri tarlaları tohumladı, aydınlar ve siyasiler artık genetiğiyle oynanmış bu sahte, kalkındık, fethettik kavramlarıyla misyonun hakkını veriyorlar ve önlerini açıp kendilerini iktidar yapan misyona borçlarını, vatan topraklarını ve madenlerini satarak ve hayallerden masallardan kahramanlar yaratarak veriyorlar!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 15 Aralık 2024, 19:03

    Ben size Fethullah örgütünü eleştirmeyin demedim ki, pekala eleştirebilirsiniz. Efendime söyliyeyim, memlekette başka ne terör örgütü vardı–hah! evet! onu da eleştirebilirsiniz, terbiye ölçleri içinde, yasak değil ya! Amma–bu iki paralel hattın, iki terör şebekesinin, iki elektrik kablosu gibi–czzzrt! temas noktasına dokunursanız… Czzzrt! o zaman asfalyalar atar. Bu zaruri ve ölümcül ifşaat şimdiye kadar yalnızca bir kez tek bir mert insan tarafından gerçekleştirildi. Cinayetin davası 22 yıldır berdevam!..

    Cevapla
  2. İslâmın insanlığa yayılmaya başlandığında, Arap yarımadasında nasıl sahte peygamberler türedi ve etraflarında kabile/aşiret yapıları dünya çıkarları için toplanmaya başladı ise, şu anki durum da bu.
    Tek fark, Hz Muhammed ve sahabeler bunları temizlemişlerdi. Şimdi ise siyasallaşmış gözüken Diyanet’ in hedefi bu tip din dışı eylem/söylem sahiplerinden ziyade Atatürk gözükmektedir.
    Adam boşuna Türk halkına dininizi Türkçe olarak iyi öğrenin dememiş, günümüzde şeyhinin haşa Allah ile irtibatına inananlar oldukça bu vb leri eksik olmaz.

    Cevapla
  3. Geçen sene bir rüya görmüştüm, gene yollar barikatlar vs. polis kapatmıştı yolları ve merkezlere kimseyi yaklaştırmıyorlardı, sonra bi bakıyorum askerler kışlasında, bu nedir diye sorunca gene darbe var diyorlar kim yapıyor diyorum, ve kaos başlıyor, bu halkın devrimi olduğunu anlıyorum…

    Cevapla
  4. 15 Aralık 2024, 14:16

    19 Mayıs 2024–İran cumhubaşkanı Reisi helikopter kazasında öldü.
    27 Eylül 2024–Hizbullah lideri Nasrallah İsrail bombardımanında öldü.
    20 Ekim 2024–Fethullah Gülen “eceliyle” öldü.
    27 Kasım 2024–HTŞ & PKK Suriye Cumhuriyeti’ni bir Büyülü Gerçekçilik romanı gibi ortadan kaldırdı.

    Sait Kurdi’nin İslamcılığı hakkında eleştiri yayınlamamak için bir neden kalmış gibi görünüyor mu?

  5. 15 Aralık 2024, 12:20

    İnsan kahroluyor. Bu kadar aciz mahluklar nasıl oluyor, insanlara kurtarıcı gibi gösteriliyor. Ve nasıl oluyor da anasını, babasını, abisini, ablasını eleştiren insanlar; bu şarlatanları hiç mi hiç eleştirmiyor. Her dediğini kutsal kabul ediyor.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!