Nihat Genç yazdı…
Bir
Bir ara verelim, bırakın biraz da normal bir insan olamamanın acılarını savunalım!
Onu beğenme bunu beğenme onu eleştir bunu eleştir, sonunda karpuz kabuğu kadar değersiz bir hayatımız oluverdi.
Kaidesi üzerinden Atatürk heykeli. İnsan düşünüyor, Atatürk kaidesi üzerinden atlayıp içimize gelse. Herhalde yaka paça yakalanır kelepçelenir ve derhal kaidesi üzerine tekrar yerleştirilir.
Ve rahat ederiz.
Ve Atatürk’ün hayatlarımızdan çıkıp sadece taş bir kaide üzerinde durması hepimize güven veriyor!
Cumhuriyet’in ve ahlak’ın derisini yüzüyor ciğerlerini söküyorlar, tık yok ses yok.
Sedat Peker açıklamaları da dozunu kaçırdı, kardeş.
Normal dünyamız iktidarı muhalefetiyle ne kadar güzel ve Sedat Peker’in konuşmadığı o yıllar ne kadar huzurlu ve mutluyduk!
Bir mafya lideri üç-beş laf etti ortada memleket kalmadı!
Sedat Peker birkaç video daha yayınlasa muhalefeti iktidarıyla elimizde bir ülke kalmıyor, kalmayacak.
Birisi Sedat Peker’i durdurmalı!
Sedat Peker birkaç laf söyledi, gizli bir dünyanın kapıları açıldı, irin pislik iki yüzlülük hırsızlık narko baronları siyasiler ortalığa saçıldı.
Biri derhal kapatsın şu Youtube’u yoksa bok götürüyor güzelim cennet memleketi!
Bir fasulyenin bir marulun dahi insan gibi duyuları vardır, ışığı alırlar, duyarlar, tepki verirler, büyürler, suyu emerler, koku verirler, toprağını yadırgarlar, küser kurur ya da suyu gübreyi bulunca coşarlar.
Ortalığa öyle rezillikler saçıldı ki siyasiler ve gazeteciler bir patlıcan bir hıyar kadar dahi ne duyuyor ne görüyor, içimizde kimse, hayata marul kadar tepki veremeyecek hale geldi. Hürriyet Gazetesi Sabah Gazetesi nicesi.
Herhalde pudra şekeri alayımızı ‘kelebek’ yapıvermiş!
Sağcı solcu ilerici gerici muhalif iktidar gazetecilerimizin alayı, memleket tam bir siyasi bataklığa dönüşürken cıvık cıvık pisliklerin üstünden mutlulukla ‘kelebekler’ gibi uçup gidiyoruz.
Açın bugünkü gazeteleri okuyun, kaç gündür ‘kelebeklerden’ tık yok!
Şu Atatürk heykeline baltayla saldıran vahşi yobazlar var ya tıpkı onlara döndük.
İddiaları ‘söylenen’leri’ kirli çarşafları kim ortaya atıyorsa ‘baltayı’ gerçekleri söyleyenin kafasına kafasına indiriyoruz.
Bilmiyorlar ki hakikat sert granit bir kayadır.
Elinizde baltayı ne kadar sert indirirseniz balta mermerde seker ve sizi ve hukuku ve anayasayı ve cumhuriyeti ve bir memleketin bekasını, ölümcül şekilde yaralar!
Savcıların ve gazetecilerin suskunluğu ahlakın sert kayasında sektikçe muhalefet iktidar, herkesin kafasını partisini ahlakını, paramparça ediyor!
Ve hayırdır, tarihimizde hiç görülmedik kadar sert iddiaların ortalığa döküldüğü bugünlerde acar gazetecilerimiz de tatile gidecek-kaçacak zaman mı bulamadı!
Hırsızların suskunluğunu anlayabiliyoruz onlar ‘hırsızlık’ malları bir gün ellerinden gittiğinde vaveylayı koparacaklar.
Ellerindeki malları mahkemeye etmeye başlayın o zaman Beyazıt Camii avlusunda cuma namazı çıkışı Allahuekber diyerek öfkeli kızgın gösterilerine yine başlarlar!
Zaten İslamcılar için ibadet Tanrı’ya borç vermekti, çok da şey etmemek lazım.
Alacaklarını ahrete niye bıraksınlar, uzun yıllardır bu borcun faizini kamudan bizlerin vergilerinden fazlasıyla tahsil ediyorlar!
Ahlaksızlık karşısında kıyameti kopartmaya güçleri yok.
Ve ama Allah’ın kıyamet kopartma gücünü de unutmuş olmalılar.
İslamcıların korkudan bağıracak güçleri yok ama Allah’ın da sopası yok!
Allah kıyametini bağırta bağırta etlerini lime lime koparta koparta sur’a üflendi bile.
! Bakın kasırgalar fırtınalar yangın pislik hastalık her yere yayılmış, anayasanın hukukun siyasilerin dahi kıyameti durdurmaya güçleri yok.
İçimizde adam kalmamış daha büyük kıyamet mi olur!
Anlatayım şu kıyameti!
Narkotik baronlara soyguna susar kafanızın dikine dikine inadına inat gece gündüz giderseniz…
Gider gidersiniz…
Sonunda kuzey kutbunda gece gündüz biter.
Bakarsınız, güneş durmuş ve donmuş.
Allah hepimizi güneşin durduğu yere kovalamış işte haberiniz yok!
Suskunluk güneşi saati zamanı durdurmuş, siyaset medya korkudan ‘buz kesmiş’!
Hayatın güneşin durduğu yerde kımıldayan yok, insan denen canlı taş kesmiş.
Bir mafya lideri alt tarafı üç-beş laf etti siyaseti meclisi medyası korkudan ‘kımıldayamaz’ hale getirdi!
Hayatın yeniden gündüz ve geceye kavuşabilmesi ve buzların çözülmesi için, meclis şart, yasa şart, savcı hakim şart, irade şart!
İrade ne zaman harekete geçemez, gece kabus gördüğünüzde!
Ve dünyanın en ılımlı iklimindeki ülkemiz kuzey kutbuna döndü hakimi savcıyı ahlakı insanı değil bir canlı bulabilmek mümkün değil!
Bu savcıların yerine keşke kedilerimiz sincaplarımız olsaydı.
Keşke şu yüzbinlerce camiye İslamcılar kendileri değil sincap ve kedileri sokup sincap ve kedileri halılar üstünde misafir etseydi..
O sincap ve kediler o sıcacık halılar üstünde…
Herhalde davranışlarında bir sıcaklık bir uyum bir hareketlilik gözlemlenirdi… Sosyal bir güzellik bir şefkat merhamet gelişir, sincaplar kediler oradan oraya koşacak gücü kıvraklığı kendilerinde bulurdu.
Ama bir kedimiz bile yok!
Ey siyaset, Suriye Savaşları Fetö işgalleri ve Narkotik Baronlar ve yirmi uzun yılın sonrası şimdi din ahlak diye ne kaldı elimizde?
Ne güzel bir mağduriyet tutturmuş kudurmuş gidiyorduk?
Ey diyanet! Bu yılın ‘vicdan’ modası nedir?
Bu yılın ‘ahlak’ modası bence de içine kapanıp sessiz moda girmek arazi olmak, ortalık yatışıncaya kadar, tweet mivit atmamak!
Ey diyanet, pislikler karşısında ülkemizi ve dinimizi bu yıl hangi ayet ve hadislerle nasıl savunacağız, millet boğuluyor siyasiler nefes alıp konuşamıyor, şifa niyetine birkaç ayet hadis gönderiver!
İki
Bir eski parti başkanı, zamanında vekillik teklif etti (üst üste iki ayrı dönem) kabul etmedim, çok çok sonra da defalarca yazdım, evet, açık açık yazdım, bu seks manyaklarıyla işim olmaz, diye.
Sonraki bir parti başkanı, bana vekillik teklif etti (üst üste iki ayrı dönem) sizin arkanızda Fetö PKK şaibeleri var, şu şu isimler bunun kanıtı, bana vekillik verip susturmayı düşünüyorsunuz, kabul etmedim ve aksine defalarca bu kirli yapıyı tanıdık arkadaş yakındır bizdendir demeden ifşa ettim.
Çok çok derin karanlık bir siyasetçi bana başkan yardımcılığı sonrası vekillik teklif etti, şakasını dahi kaldıramam dedim üstelik alaya alarak defalarca teklifin saçmalığını yazdım.
Ama bu isimlerin yanındaki vekillerin hep ‘sustuklarını’ herkes biliyor!
Şu anda Bağ-Kur maaşım ve telif kazancım da bir bağ-kur maaşı kadar.
Gözü kararmışlığın kudurmuşluğun iftiranın dozuna bakın!
Dün itibariyle Sedat Peker akıl almaz ifşaatlarda bulundu, herkes bahsi geçen eski parti başkanına on binlerce tweet atıp çok haklı isyanda bulunuyor, derken…
Derken Ekşi Sözlük’te Fetöcü ve liberal ve PKK’lı troller saldırıya geçti ve Nihat Genç’i ‘suçlu’ ilan ettiler!
Ne güzel işte, paraya mala siyasi itibara vekilliğe aldanıp bu manyakların adamı olmamışım işte.
Be güzel kardeşim, benden ne istiyorsunuz?
Bu yoldan hiç geçmemişim bu trafikte hiç bulunmamışım bunların camiisine hiç gitmemişim, bunlarla aynı mekanda hiç bulunmamış hiç ilişkiye girmemişim, bana ne?
Çünkü yıkmak istedikleri ‘cumhuriyetçilik’ fikri.
İstiyorlar ki pislik bulaşmayan tek bir cumhuriyetçi kalmasın.
İstisnasız bir ömür aşırı hassas hatta aşırı ahlakçı manyaklardan olduk, o pisliğe bu rezilliğe ucundan olsun bulaşmayalım diye. Yatağımı bu yüzden hep ayrı serdim. İstedim ki yeni yetişen gençlik bağımsız bir yazar nedir öğrensin.
Ancak yalan iftira otomatiğine parayla gözü dönmüşce bağlanmış bu liberal fetöcü PKK’lı trolleri Nihat Genç ismi kudurtuyor!
Nasıl kirlenmemiş kalabilir!
Çok kolay! Bir yazar alayını ayırt etmeden hukuk ve insanlık önünde anne-baba-arkadaş-bizdendir demeden eleştirecek, bu kadar kolay! Ve bedelini dışlanarak kovularak marjinalize edilerek ödeyerek! Sadece kendi kalem gücüne güvenecek ve onlarca yıl yalnızlığına sığınıp kıvrılıp gözlerden uzak bir yerde yatacaksın.
Oysa 12 Eylül öncesinden esrarı çekip sağa sola mermi sıkanları dahi bu troller çok alkışladı, kahraman ilan etti, baş üstünde tuttu, hatta bugün dağdan inmiş PKK’lıları dahi alkışlıyorlar!
Halen bu mermi manyaklarının katillerin ittifaklarına bel bağlamış durumdalar, hala ittifak ortaklarına tek kelime ‘laf ettirmiyorlar’! Bu ittifak’a karşı olduğumuz için bizi de ‘linçe’ tabi tutup Biden’in kurduğu oyunu bozmaya yeltendiğimiz için yok etmek istiyorlar.
Kardeşlerim, istisnasız sağını solunu ayırt etmeden dobra mal ortada konuşuyoruz diye iftira ve karalama kampanyaları bitmek bilmiyor!
Oysa 12 Eylül öncesi ölen arkadaşlarını satıp iki dakikada unutup Özal’ın saflarında büyük liberal gazeteciliğe terfi edip kırk yıl iktidar nimetlerinden yararlanan ve hatta liberallikleriyle her iktidar döneminde ‘dokunulmazlık’ kazanan ağbilerini bu troller hala koruyup kolluyor alkışlıyor yere göğe koyamıyorlar.
Fetö’yle CIA’yla suçüstü yakalandılar ama hala iftiralarıyla bize saldırıyorlar bizim yazıp çizdiklerimizden habersiz yeni kuşağın gözünde bitireceklerini sanıyorlar!
Dikkat edin troller, Nihat Genç’in başına başına indirdiğiniz balta sekip kendi kafanızı kırmasın! Bağımsız bir yazarın gurur hikayesi, işte geçmişimiz işte yazılarımız.
Bu PKK’lı ve HDP’li ve liberal trol ordusu hala o kara paracı holdinglerle kanki olan gazetecileri alkışlıyor ve koruyorlar.
Muhalefetteki pislikleri hala görmezden geliyorlar, kasetçileri dahi ikiye ayırıyorlar, bazılarının kasetlerini hala duymak istemiyorlar!
Ve ortalık sağlı sollu bok götürürken, bu trol arkadaşlar kalkmış, hayatı boyunca yaptığı ettiği söylediği ve banka hesapları ve eyvallahsız namı ortada Nihat Genç’e saldırıyorlar!
O otellerde ağırlanan gazeteciler bu trollerin ittifak ortakları arkadaşları yakınları olur!
Şimdi, yirmi uzun yıl çok şeyi bildikleri göbeğinde yaşadıkları halde susanlar bu trollerin yakınları olur!
Her gecenin her ekranında holding patronlarının torpiliyle esip savururlar, ve siyasetin patronlarına yirmi uzun yıl tek laf rakamla 1 laf edemediler.
O ekranlarda dünün banka hırsızı patronlarına bugünün narkotik baron siyasetçilerine tek laf edecek gücü hiç bulamadılar!
Ve gün gelir Allah büyük hepsinin istisnasız suçüstü ipliği pazara çıkar, ama trol ordusu gelir Nihat Genç’e saldırır.
Neden?
Çünkü Nihat Genç adıyla sanıyla Cumhuriyetçi!
Anayasadan ve hukuktan başka adam tanımaz!
PKK’lı Bıden’lı Fetölü CIA’lı ittifak hiç tanımaz!
Neden Nihat Genç’e saldırıyorlar?
Çünkü piyasadaki yazar çizerler gazeteciler gibi ‘normal’ olamadım.
Eğilip bükülen susan ağzını açmayan etliye sütlüye karışmayan görmezden gelen vs. olamadım.
Gösteriye havaya şekle düşkün olmalıydım.
Trilyoner gazeteci Uğur ağbilerinin ya da bin dairesi olan laz müteahhitin önünde esas duruşta olmalıydım.
Lafları üsturuplu ve ayarlı söylemeliydim.
Vekillikleri kabul edip ekranda iki kolumu bağlayıp hacivau-karagöz kavgası yapmalıydım.
Ve ben de trilyoner olmalıydım ve otellerde yazlıklarda el ense şezlonga sedire yan gelip yatmalıydım, işte o zaman ‘muteber’ yazarlardan olur alkışlanırdım.
Peki ne oldun, asabi, azgın, kızgın, öfkeli, küfürlü, tahammülsüz, asla bu normali kabul etmeyen!
Canım, yazar dediğin ‘uslu’ olacak!
Ekrandaki dört köşeler gibi sinirlerine hakim efendi beyfendi olacak!
Şu ‘pride’ (onur-gurur) dediğimiz eşcinsel yürüyüşünün ahlaki toplumsal sebepleri çoktur.
Ama bir sebebi de eşcinseller ‘normal’i yaşayamadıkları normal hayatlarımızda kendilerini ifade edemedikleri için kendilerini ‘rahatsız’ ‘uyumsuz’ görürler.
Eşcinsel öfkesi huysuzluğu ‘normal’i yaşayamamanın isyanıdır!
Onlar bizim normal değerlerimiz içinde ‘normal’e uyum sağlayamaz.
Bu kadar yürüyüş itiş kakış kavga bunun içindir.
Bağımsız bir yazar olarak eşcinsellerin felsefi olarak normale isyanlarına bazen özeniyorum.
Çünkü ben de bu eşcinsel arkadaşlar gibi yazarlık hayatım boyunca iktidar ve muhalefetin ‘normaline’ uyum sağlayamadım mecazen alayı parayla birbirleriyle düzüşmeyi normal ilan etmişler!
Bok götüren ortalıktan herkesin haberi vardı ve herkes susuyordu, huzursuzluğumun kökeni, bu bataklığı normalmiş gibi gösteren ve görenler!
Seks manyaklığı, kara para, seks kasetleriyle iktidara gelenler, CIA ortaklığı, Fetö irtibatı, PKK ortaklığı, kara paracı holding patronlarıyla kankilikler, otellerde ağırlanmalar, o tarafın bu tarafı, bu tarafın o tarafı bilip görüp tarafına-adamına-durumuna göre konuşması, normal değildir.
Bu bir toplu sekstir!
Bu bir toplu yiyiş toplu talan yağmadır!
Bu toplu susuş organize bir ortaklıktır!
Ve anormalin ters-düz edilişin bu kadar kitlesel yaygın sapıkça kurumsallaştığı bir ülkede yapılacak tek şey ‘normal’ kalmış son kırıntıları da yok etmektir, aferin troller, vurun Nihat Genç’e.
Yani herkesin suçüstü işüstü pislikler içindeki dünyasında Cumhuriyetçi yazarların on yıllar boyunca haklı çıkması ağırlarına gidiyor. Cumhuriyetçi yazarların kire pisliğe bulaşmamış olmaları alayını helak ediyor!
Keşke o otelde benim de bir fotoğrafım çıksaydı da bu sapık troller rahat etseydi.
Hayır, asla, yaşadıklarımız normal değil.
Biz de bağımsız Cumhuriyetçi arkadaşlarla kendi kurvarımızda kendi halimizle on yıllardır bir pride yürüyüşümüz var, şimdi yeniden, yedi yıldızlı otel pankartlarıyla başlayacağız.
Atatürk ismini kullanan trilyoner gazetecilerin malikanelerinin resimlerini dağıtacağız.
Süslenmiş üstü açık kortej otobüslerinden halka pudra şekeri dağıtacağız.
Kokain sevkiyatındaki marinaların gemilerin maketlerini taşıyacağız.
Fetö’nün donunu koklamış libarellerin isimlerini tek tek taşıyacağız.
CIA ajanlarıyla yakalanan yazarların isimlerini dövizlere yazacağız.
Holding patronlarının kankisi olmuş değme devrimci Atatürkçü ve aynı yolun boku İslamcı yazarların portrelerini taşıyacağız!
Vekillik uğruna Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i satanların resimlerini taşıyacağız!
İttifak diye CIA’nın istasyon şefi Ruzi Nazar’ın adamlarıyla partilerini dolduran dünkü gladyö katillerini bir daha teşhir edeceğiz…
Ah, ah, liste çok uzun, onur-gurur yürüyüşümüzdeki isimler olaylar partiler ilişkileri anlatmaya kortejler yetmez, pankartlar yetmez, sokaklar meydanlar yetmez!
Ama olsun onur-gurur yürüyüşümüz hepinizin-hepimizin hayatın hukukun ‘normalini’ işaret edecek.
Pudra şekerleri, marinalar, sevkiyat, karaparacı holdingler, holdinglere çöken siyasiler, maaşlanan vekiller, hepsiyle iyi geçinen gazeteciler, her tarafın adamı olanlar, her patrona çalışanlar, Fetösü, libareli, PKK’lısı… Arkadaşlar, hiçbiri normal değildir.
Bugün itibariyle açın sağcısı solcusu İslamcısı gazetelerinizi bu ‘normal’i her iki siyasi kanat da (çok küçük istisna) hala yazamıyor hala konuşamıyorlar!
Arkadaşlar, bağımsız yazarlığımızın onur-gurur yürüyüşü onlarca uzun yıldır aralıksız sürüyor, ve ipliklerini pazara çıkartıyor!
Değme islamcılar değme hocalar değme Atatürkçüler alayı rezillikleri ifşalarıyla gerçek hakikat anadan üryan çırçıplak ortalık yerde!
Yani eşcinsellerin pride yürüyüşündeki ‘ahlakı’ bir daha gözden geçirelim! Kendini saklamak mı normaldir yoksa dürüstçe kimliğini beyan etmek midir anormal olan!
Bir karar verelim, doğrusu şudur, gizli karanlık hırsızlıkları ve belaltı sapıkça seks kasetlerini gizlemektir anormal olan.
Edepsiz ahlaksız hukuk dışı olan, gizleyendir! Yanisi kardeşlerim benden ne istiyorsunuz yazarlık hayatımız boyunca para giysi kural bilmeyen mahalle delileri gibi mal ortada yazıp çiziyoruz!
Bizim de günümüz geliyor : )
İyi ve güzelin bir bedeli vardır, zordur, ağırdır. Bir binayı, barajı vb. yapmak için ter, kan, emek ve bir kaç yıl gerekir, yıkmak için birkaç günde dinamitleri yerleştirir yerle bir edebilirsiniz. Bir bahçeyi düzenlemek, gülleri, sarmaşıkları, ağaçları, taşları yerli yerine koymak, onları şekillendirmek, güzel estetik bir ortam yaratmak yılları alır. Oysa kötüyü yapmak çok kolaydır. Alırsınız elinize bir balta, bir kazma, o yıllara bedel güzelim bahçeyi bir kaç saat içinde harabeye çevirebilirsiniz. İnsanın, insan olma, insan kalma mücadelesi de böyledir. Zaaflarınıza yenilmemek, yalnız kalmak, ağır eleştirilere katlanmak, haklılığını, doğruluğunu anlatamamanın sıkıntısı, taşa tutulmak, hatta dost bildiklerinizin bile çelmeleri, bu işin doğasında var. Ne diyeyim Sayın Genç? İşte tarih yazılıyor, tarihin onur, şeref sayfalarına kazınmak kolay değil. Güç, kuvvet, irade ve sağlık diliyorum size.
demekkı yorum eksı aldıgına gore herkes aynı fıkırde. yenı aday sedat peker. tam bızım mıllete layık.
Büyün kalbi duygularımla katılıyorum kardeşim. Nihat genç hiçbir akçeli tuzağa düşmemiş alnının akıyla yürüyen bir değeriniz. Vatanımız bayrağımız ülkemiz için gözünü kırpmadan ön cepheye atılır. Arkasındayız.
Çok güçlü bir yazarın çok güzel bir poetikası. Kaleminize sağlık.
Siz tornadan arızalı cikanlardansınız
Arızalı olmasaydiniz her türlü pisliğe bulasirdiniz
İyi ki varsınız
Biz CIA ve MOSSAD gazeteciliği yapmayanlara vurgunuz Nihat Abi.
Senin bir satırın onların topunun ömrü boyu başarılarına bedeldir. Ne başarıları var ki? Kalemin susmasın.
Turkiye’nin durumunun en buyuk sebebi yetmis yillik Nato seruveni ve son otuz kusur yillik iyice azmis kureselciliktir. Yani demem o ki, kureselcilik dunya uzerinden gitmedikce, tayyip gider, mayyip gelir, Turkiye’de hicbir halt degismez. Insanlik sonunda akillanip bu kokusmus duzeninin kokune kibrit suyu dokmedikce bu duzen boyle devam edecektir.
En büyük hazinenin ahlak olduğunu yıllardır yazan ve ahlakın en güzel temsilcisi Nihat Genç iyiki bu topraklarda dünyaya gözlerini açmışsın.Ve eminim adın bu topraklarda şimdiden ölümsüzleşti.
zaten duyduguma gore chp sedat pekerı CB lıgına aday gosterecekmıs.ataurkculuk ulusalcılık mafya lıderıne kaldıysa ne mutlu bıze .!
Abi kurban oluym uslu yazar olma, gerçi istesen de olamazsın ya… Bir tane kaldın, Allahından başka kimseye eyvallahı olmayan. Bunlar oluyor, iyi ki beş kuruşun yok, ağzın üslubun hiç ılımadı yumuşamadı iyi ki, ya trilyonun olsaydı, insanız sonuçta. it ürür abi, canını sıkma. Para da lazım olduğunda bulunur. Ellerinden öperim
Ahlaksız ve haysiyetsiz onca yazarın yanında ışığın her daim parlıyor. Umarım bu gurur sana son nefesine kadar yeter. Eksik olma Nihat Abi…
Düne kadar Sağ dediğimiz şeyin bizim Kemal’e gerekli saygıyı göstermediğini düşünürdük bugün Dersimli Kemal’le birlikte Kürtçülerle yoldaş olan Sol dediğimiz şeyin de bizim Kemal’e gerekli saygıyı göstermediğini öğrenmiş olduk..
Düne kadar Sağ dediğimiz şeyin bizim Kemal’e yeterli saygıyı göstermediğini düşünürdük bugün Dersimli Kemal’le birlikte Kürtçülerle yoldaş olan Sol dediğimiz şeyin de bizim Kemal’e yeterli saygıyı göstermediğini öğrenmiş olduk..
Ahlaksızlık muteber olunca bu yaşananlar olağan oluyor.Herkes iğneyi kendine batırsın ve hayatına baksın.Neleri hoş gördünüz,nelere sustunuz?Bugün ülkenin geldiği bu noktada,bu küçük susuşlar,göz yummalar birleşti de genel bir uyum mu sağladı!Çürümüşlük her yeri sardı,kokular her yeri kapladı ve ama bizler o kokuya alıştığımız için hissetmedik mi? Temizlenmeye herkes kendi vicdanından başlasın ki belki bu pis kokuları tekrar hissedip temizlenmesi için bir uğraşa gireriz.Ahlakın “ama” sı “fakat”ı yoktur.Doğruyu kabul edemiyorsak işte böyle ortalık pislikle dolmuşken sadece kapımızı kapatıp temiz kaldığımızı varsayabiliriz.Oysa o koku içeriye girip evimizi de istila etmiştir.Nihat Genç seni hedefe koyanlar işte bu pis kokuları parfüm gibi kullananlar.Temizliğe ,güzel bir kokuya alışkın olmadıkları için rahatsız oluyorlar.Siz yazmaya bizler yaymaya devam…
varol nihat genç
Sende hata Nihat bey hayat kısa sende köşeyi dönebilirdin…gezdin durdun ankara Sakarya caddesinde….sanki paris sanzelise…..takıl gitsin artık dert etme…sal çayıra Ensar kayıra….bizlerin sırasıda hiç gelmez umutlanma…ülkenin yüzde 80 i sagci
iyi ki varsın Nihat abi her zaman yanındayız