Yavuz Alogan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Türkiye’nin en büyük sınavı

Türkiye’nin en büyük sınavı

featured

Yavuz Alogan yazdı…

Baktığımız her şeyi göremeyiz. Bakış tektir, iki gözünüzle dümdüz bakarsınız. Kürsüden meydana ya da meydandan kürsüye bakarsınız. Görmek ise çoğuldur. Baktığınız şeyi başkasından farklı görürsünüz. Düşünceniz görme biçiminizi belirler. Tersi de geçerlidir: hızla yaygınlaşan, genel geçer olan bir görme biçimi de düşüncenizi belirleyecektir.

Mesela benim keresteden özenle yontulmuş bir Pinokyo gördüğüm yerde, bir başkası karizmatik bir kurtarıcı lider görebilir. Umut insanın yaradılışında vardır, bu yüzden bazı şeyleri görmek istemezsiniz ya da şimdilik unutmayı tercih edersiniz.

Yüz binlerce insanı sokaklara çıkaran meydanları dolduran kitle hareketine, Yozgat ve Bergama’da traktörleriyle yürüyen çiftçilere, yeniden özgüven kazanan işçilerin emek mücadelesine, duvarlara “Halk Saray’dan büyüktür!” diye yazan isyancı gençlere, Adliye’nin önünde pür neşe “Çağlayan Şenliği” düzenleyen üniversite öğrencilerine, “Başöğretmen’in izniyle” ilk kez boykot yapan lise öğrencilerinin isyanına bakan kişi, “Bunlar erken seçim istiyorlar, falancayı çok seviyorlar,” diye düşünebilir.

Bir başkası, halk hareketinin siyasî toplumu ayrıştırıp dönüştüreceğini, bütün yurttaşları halk ile Devlet arasındaki ilişki konusunda eğiteceğini, giderek muhalefetin politikalarını ve söylemini de sorgulayacağını ve farklı kişilerle aynı sistemin devamına razı olmayacağını düşünecektir.

Kitle hareketinin erken seçimi birleştirici bir talep olarak benimsemesine, muhalefetin imza toplayarak seçimi zorlamasına kimse itiraz edemez.

Erken seçim süreci, iktidardan vazgeçmesi kendi açısından imkânsız olan Saray kadrosunun gerçek niteliğini açığa çıkaracak, en azından yakın tehlikeyi önleyecektir.

Yakın tehlike, siyasî iktidarın şantaj altında sonu gelmeyen jeopolitik tavizlerle ülkeyi felakete sürüklemesi; Türk milletini “Türk-Kürt-Arap ümmeti” olarak tanımlama teşebbüsüdür. Saray, yirmi yıldır tamamlayamadığı ideolojik hegemonya girişimine anayasal bir meşruiyet kazandırma arayışındadır. Şu anda, her ne şekilde olursa olsun durdurulması gereken budur.

İradesi ve yetkisi olmayan göstermelik bir Meclis’i açık tutan, her şeye muktedir bir Başkan ve onun “bakan” sıfatını taşıyan atanmış ofis memurlarıyla Türkiye’nin yönetilemediğini bütün yurttaşlar yaşayarak, görerek, hissederek anladı. Bu en büyük kazanımdır ve bundan geri dönüş yoktur.

Şu anda yaşanan, AKP’nin tamamladığı “turuncu devrim”den Kemalist çıkış arayışıdır.

“Turuncu devrim” neydi? Kamusal olan her şeyin özelleştirilmesi, küresel piyasalarla tam entegrasyon, ülke varlıklarının elden çıkarılması, burjuvazinin iç pazar yükümlülüklerinden kurtulması, dışa açık geniş bir mali spekülasyon alanının açılması, örgütsüz bırakılan yurttaşın müşteriye indirgenmesi, emeğin ucuzlatılması… Ve bu altyapının kusursuz işlemesi için iktidarın tek bir merkezde toplanması.

Saray’ın yaptığı budur.

Sebebi, siyasî toplumun, asker sivil devlet bürokrasisinin basiretsizliği, korkaklığı ve iktidar çevreleriyle işbirliği eğilimidir. Halktan koptular, parayla zehirlendiler. Bu büyük çark artık işlemiyor, kırılacak.

Türkiye varlığını sürdürecekse, siyasî iktidarın değil mevcut sistemin kökten değişmesi gerekir. Sistem değişmeden iktidarın değişmesi kesinlikle hiçbir şeyin değişmemesi, hatta her şeyin daha da kötüye gitmesi demektir. Sistemi sorgulamayan, onu değiştirmek için millî bir program sunmayan muhalefet halk hareketine önderlik edemeyecek, mutlaka çuvallayacaktır.

Peki Kemalizm’den ne anlıyoruz? Üniter ulus-devlet, planlı millî ekonomi, stratejik sektörlerden başlayarak özelleştirilmiş olan her şeyin kamulaştırılması, etnik ve dinî kimliğine bakılmaksızın bütün yurttaşların kanun önünde eşitliği, tedrisatı tevhit edilmiş bilimsel millî eğitim, yargının tam bağımsızlığı, bürokraside liyakat esası, toplumun bütün sınıflarını temsil edecek Millî Meclis, Çankaya Köşkü, Atatürk Orman Çiftliği, Devlet Planlama Teşkilatı, TODAİE, Devlet (Devlet!) İstatistik Kurumu, “T.C” ibaresi…

Kurucu Meclis, Toplum Sözleşmesi, Millî Anayasa…Bunları istiyoruz. Anonim şirket değil, Vatan istiyoruz. Mevcut siyasî partiler bunu verebilecek mi? Yapıları, niyetleri, bağlantıları buna uygun mu?

Sokakta meydanda “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz,” diye slogan atan, duvara “Halk Saray’dan büyüktür” diye yazan yurttaş eşitlik, özgürlük ve adalet arıyor; halkın refahını gözetecek laik demokratik sosyal bir hukuk devleti istiyor. Bunu görmezden gelecek muhalefeti de onun kuracağı iktidarı da ayağının altına alıp ezmek için muhtaç olduğu kuvveti topluyor.

Mazeretsiz ve bahanesiz olarak bu açıdan bakmak ve bu şekilde görmek zorundayız. Türkiye, tarihin önüne getirip bıraktığı en büyük sınava giriyor.

[email protected]

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

6 Yorum

  1. Sayın Alogan,
    “Sokakta meydanda “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz,” diye slogan atan, duvara “Halk Saray’dan büyüktür” diye yazan yurttaş eşitlik, özgürlük ve adalet arıyor; halkın refahını gözetecek laik demokratik sosyal bir hukuk devleti istiyor. Bunu görmezden gelecek muhalefeti de onun kuracağı iktidarı da ayağının altına alıp ezmek için muhtaç olduğu kuvveti topluyor.

    Mazeretsiz ve bahanesiz olarak bu açıdan bakmak ve bu şekilde görmek zorundayız. Türkiye, tarihin önüne getirip bıraktığı en büyük sınava giriyor.”
    Bu tesbitiniz sizin mahalle içinde geçerli. Bazı yazar arkadaşlar öküz altında buzağı arıyorlar. Kendi tariflerine uygun “muhalefet” rica ediyor.
    Herhalde bu nedenle ki; Sn. Alogan “mazeretsiz ve bahanesiz, olarak bu açıdan bakmak ve görmek zorudayız.
    Diyerek, kibarca bir uyarıda bulunuyor.
    Teşekkürler Sn. Alogan

  2. 20 Nisan 2025, 18:20

    Nokta atışı tespitler manzumesi,şapka çıkardım!

  3. Listeye ek: Köy Enstitüleri modeli, YSE(yol, su, elektrik), Köy Hizmetleri, Mavi Vatan.

  4. 4×4 lük yazi !

  5. Milli birliğin sağlanarak, Cumhuriyetin kurucu ayarlarında tekrar ayağa kaldırılması, hukuk,eğitim ve sağlık sisteminin acilen eşitlikçi ve çağdaş normlara kavuşturulması ve ” teknik eğitimin ” öncelenerek ülkenin kalkınmasında motor gücü olmasının sağlanması sayesinde ülkenin yeniden ekonomik ve sosyal anlamda ayağa kalkması gerçekleşmiş olacaktır.

  6. Türk İstiklal Mahkemesi,Takrir-i Sükun,Vatana İhanet Yasası,Nereden Buldun yasası,Vergi sisteminin kökten değişimi,Yatılı yatısız devlet bölge okulu,Toprak Reformu,Diyanet şebekesinin lağv edilmesi ve yargılanması,Çocuk Gelin yasası,Türk Vatandaşlık yasası.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!