1. Haberler
  2. Analiz
  3. Zulme karşı kınamanın yetersizliği: İsrail, PYD ve HTŞ örneğinde fiili müdahalenin zorunluluğu

Zulme karşı kınamanın yetersizliği: İsrail, PYD ve HTŞ örneğinde fiili müdahalenin zorunluluğu

featured

Sefa Yürükel yazdı…

Günümüzde, modern dönemde devletler ve silahlı yapılar tarafından yürütülen sistematik insan hakları ihlallerinin, yalnızca kınamalarla durdurulamayacağını ortaya koymaktadır. Gazze’de İsrail’in sivillere yönelik katliamları ve savaş suçları, Suriye’de HTŞ’nin dini ve etnik temelli soykırımı ve insanlığa karşı suçları ve PYD’nin muhalif sivillere uyguladığı etnik temizlik, işkence ve infazlar, uluslararası toplumun sembolik tepkilerinin yetersizliğini gözler önüne sermektedir. Bu ihlaller, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda ahlaki ve hukuki bir müdahale sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir. Kınamak, zulmü durdurmaz; zulme karşı fiili duruş şarttır.

1. Zulüm, sadece devlet aktörleri tarafından değil, aynı zamanda devlet dışı silahlı yapılar eliyle de gerçekleştirilen, organize ve hedefli bir şiddet biçimidir. İsrail’in Filistinlilere yönelik askeri operasyonları, PYD’nin ideolojik tek tipleştirme politikaları ve HTŞ’nin dini azınlıklara yönelik imha stratejileri; çağdaş dünyada savaş suçları ve insanlığa karşı suçların nasıl sistematik hale geldiğini göstermektedir. Bu yapıların kınanması, sembolik anlamlar taşısa da, sahadaki fiili sonuçlar açısından neredeyse hiçbir caydırıcılık taşımamaktadır.

2. İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliam ve sivil imha

İsrail Devleti, Gazze Şeridi’nde yürüttüğü askeri operasyonlarda açıkça sivil hedefleri yok etmiş, binlerce kadını, çocuğu ve yaşlıyı öldürmüştür. Birleşmiş Milletler’in 2023-2024 raporlarına göre, Gazze’deki saldırılarda:

• 25.000’den fazla sivil hayatını kaybetmiş,
• Hastaneler, okullar ve mülteci kampları doğrudan hedef alınmıştır,
• Elektrik, su ve ilaç gibi temel ihtiyaçlara ulaşım sistematik şekilde engellenmiştir (UN OCHA, 2024).

Amnesty International, bu saldırıların uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğunu belirtmiş ve “savaş suçu” tanımlaması yapmıştır. Gazze’nin bazı bölgelerinde kasıtlı olarak sivillerin hedef alındığı tespit edilmiş; özellikle Şucaiyye, Han Yunus ve Cibaliye bölgeleri, yoğun bombardımanla haritadan silinmiştir.

Bu saldırılar, askeri bir gereklilikten ziyade, sivilleri yıldırma, demografik değişim yaratma ve direnişi topluca cezalandırma amacı taşımaktadır. Bu yönüyle İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonlar, sadece savaş suçu değil, aynı zamanda toplu cezalandırma ve etnik imha girişimi ve soykırım olarak da değerlendirilebilir.

3. Suriye’de HTŞ’nin etnik ve dni temelli soykırımı

HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam), El-Kaide bağlantılı radikal bir Selefi örgüt olarak, İdlib ve çevresindeki bölgelerde dini azınlıklara karşı açık ve belgelenmiş bir soykırım politikası uygulamıştır.

3.1. Alevilere yönelik katliamlar

• Hama ve Lazkiye kırsalında Alevi köylerine düzenlenen silahlı baskınlarda, kadın, çocuk ve yaşlılar dâhil çok sayıda Alevi sivil öldürülmüş, köyler yakılmıştır.
• Sadece 2013 yılında HTŞ ve bağlı unsurlar, Hama kırsalında bir gecede yüzlerce Alevi sivili infaz etmiştir (UNHRC, 2019).

3.2. Êzidîlere yönelik soykırım ve tecavüz politikası

• Êzidî köylerinde yaşayan halk, “mürted” ilan edilerek hedef alınmış; HTŞ militanları kadınları kaçırmış, bazılarını seks kölesi olarak satmıştır.
• Erkekler ya öldürülmüş ya da zorla İslam’a geçmeye zorlanmıştır.
• HTŞ’nin Êzidîlere uyguladığı bu şiddet, yalnızca savaş suçu değil; dinsel soykırım niteliği taşımaktadır (Yazda, 2019).

3.3. Hristiyanlara yönelik saldırılar

• İdlib ve çevresindeki Ermeni, Süryani ve Marunî Hristiyan cemaatleri, kiliseleri yıkılarak, evleri yağmalanarak bölgeden sürülmüştür.
• Bazı rahipler ve cemaat liderleri, “din düşmanı” ilan edilerek infaz edilmiştir.
• Bu uygulamalar, açık şekilde dini imha politikalarının bir parçasıdır (SOHR, 2020).

4. PYD’nin Suriye kuzeyinde yürüttüğü sistematik katliam ve işkence

PYD (Demokratik Birlik Partisi), Suriye’nin kuzeyinde “öz yönetim” adı altında kurduğu sistemde, kendisine muhalif olan Arap, Kürt, Türkmen ve diğer etnik/dini gruplara karşı sistematik bir baskı, işkence ve katliam politikası uygulamıştır.

4.1. Sivil katliamlar

• Tel Abyad ve Afrin’de, PYD’ye muhalif sivillerin yaşadığı köyler topluca hedef alınmış; evleri yıkılan sivillerden kaçmak isteyenler öldürülmüştür (Amnesty, 2015).
• Kobani ve Cezire kantonlarında, bazı Kürt aileler “ajanlık” suçlamasıyla infaz edilmiştir.

4.2. İşkence ve keyfi tutuklamalar

• Muhalif gazeteciler, öğretmenler ve aktivistler kaçırılmış, kamplarda aylarca işkenceye maruz bırakılmıştır (HRW, 2014).
• Haseke’deki cezaevinde tutulan bazı muhalifler, elektrikli şok, dayak, cinsel taciz ve uykusuz bırakma gibi yöntemlerle işkenceye uğramıştır.
• Bazı tutuklular, yargılama olmadan gizlice infaz edilmiştir (SOHR, 2017).

4.3. Etnik temizlik ve zorla yerinden etme

• Tel Abyad, Ras al-Ayn ve bazı kırsal bölgelerde Arap ve Türkmen nüfus evlerinden çıkarılmış, bazı köyler dozerlerle yok edilmiştir.
• Bu uygulamalar, PYD’nin kontrolü altındaki bölgelerde tek tip ideolojik ve etnik yapı kurma hedefi taşıdığını göstermektedir.

5. Kınama yetersizdir: Fiili Müdahale Zorunludur

İsrail, PYD ve HTŞ’nin işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar karşısında uluslararası toplumun kınama açıklamaları, hem caydırıcı olmaktan uzaktır hem de mağdurların acılarını hafifletmemektedir. Bu noktada, Birleşmiş Milletler Sorumluluk Doktrini (R2P) çerçevesinde; uluslararası hukuk kurumlarının, medya organlarının ve sivil toplumun etkili müdahale mekanizmalarını devreye sokması gerekmektedir.

6. Sonuç

Gazze’de İsrail tarafından yürütülen askeri imha, Suriye’de HTŞ’nin uyguladığı dini-etnik temizlik ve PYD’nin sivillere yönelik sistematik şiddeti, çağdaş dünyanın en görünür zulüm örneklerindendir. Bu ihlallerin yalnızca kınanması değil; faillerin fiilen durdurulması ve uluslararası ceza mekanizmaları önünde yargılanması şarttır. Sessizlik ya da sembolik tepkiler, zulmün devamına zemin hazırlar. Gerçek bir vicdani ve hukuki duruş, zulmü fiilen engellemekle mümkündür.

Kaynakça

• Amnesty International. (2015). “We Had Nowhere to Go”: Forced Displacement and Demolitions in Northern Syria.
• Amnesty International. (2023). Israel and Occupied Palestinian Territories 2022/2023 Report.
• Human Rights Watch. (2014). Under Kurdish Rule: Abuses in PYD-Run Enclaves of Syria.
• Human Rights Watch. (2021). Israel: Apparent War Crimes During May Fighting.
• Syrian Observatory for Human Rights (SOHR). (2016, 2017, 2020). Reports on Executions, Detentions and Religious Persecution.
• United Nations Human Rights Council. (2019). Report of the Independent International Commission of Inquiry on the Syrian Arab Republic.
• Yazda Organization. (2019). HTS and the Ongoing Threat to the Yazidi Community in Syria.
• UN OCHA. (2024). Gaza Crisis Humanitarian Overview.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!